Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/16037 E. 2015/30877 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/16037
KARAR NO : 2015/30877
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2011/405910

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13/10/2011
NUMARASI : 2011/143 (E) ve 2011/282 (K)
SUÇ : Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için,eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanıkların, çocukları olan D……, E……, E…… ve M………’ı, gerçekte fiili olarak çalışmadıkları halde sanık H.. Ö..’ın E…… isimli işyerinde çalışıyor olarak gösterip sigortalı olarak bildirdikleri, bu şekilde sanıkların üzerlerine atılı suçları işlediklerinin iddia edildiği olayda,
1- Sanıklar hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
5271 sayılı CMK’nın 231.maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin karara karşı aynı kanunun 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığı, sanıklar hakkında 13.10.2011 tarihinde verilen, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlara karşı katılan vekilinin yaptığı itirazı üzerine, Ağır Ceza Mahkemesinin yaptığı inceleme sonucunda verdiği ret kararı ile verilen hükmün kesinleştiği anlaşıldığından, katılan vekilinin temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317.maddesi gereğince REDDİNE,
2- Sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Sanıklara yüklenen dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 05.11.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.