Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/16021 E. 2015/30699 K. 03.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/16021
KARAR NO : 2015/30699
KARAR TARİHİ : 03.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2011/373850
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Gaziantep 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 15/03/2011
NUMARASI : 2011/82 (E) ve 2011/135 (K)
SANIK : M.. Ç..
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Gerekçeli karar başlığında yanlış gösterilen suç tarihinin, en son haksız menfaatin elde edildiği tarih olan 18/11/2005 olarak mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Katılanların baklavacı ustası olduğu, sanığın katılanlarla irtibata geçtiği, İngiltere’ye baklavacı ustası götüreceğini söylediği, sanığın kendi el yazısı ile katılanlardan bir kısım belgeler istediği, ayrıca bu işin karşılığında 15000 TL para istediği, katılanların toplam 14400 TL parayı sanığa ödediği böylece sanığın katılanlara karşı üç kez dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
a- Sanığın katılanları İngiltere’ye götürüp, iş bulma vaadiyle kandırarak menfaat temin etmesi ve eylemini tüm katılanlara karşı aynı anda gerçekleştirdiğinin tanık beyanı ile anlaşılması karşısında, sanığın bütün katılanlara karşı 5237 sayılı TCK’nın 157/1, 43/2 delaletiyle 43/1 maddeleri gereğince zincirleme şekilde dolandırıcılık suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde her bir katılana karşı gerçek içtima kurallarının uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,
b- 5237 sayılı TCK ‘nın 157/1 maddesi gereğince hüküm kurulurken, hapis cezası ile birlikte adli para cezasına da karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sadece hapis cezasına hükmedilmesi,
c- Kabule göre de, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.