Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/15983 E. 2015/30809 K. 04.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/15983
KARAR NO : 2015/30809
KARAR TARİHİ : 04.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2011/397983
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 01/02/2011
NUMARASI : 2010/621 (E) ve 2011/20 (K)
SANIK : C.. Ö..
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın, mahkemede 23/12/2010 tarihinde savunmasının alındığı duruşmada, adres olarak …………….. adresini verdiği, mahkemece sanığa 16/02/2011 tarihinde yaptırılan tebligatta ise adres olarak sokak isminin …… değil …….. Sokak yazıldığı, bu nedenle sanığın duruşmada verdiği adrese tebligat yapılmadığı, 16/02/2011 tarihli tebligatın bu nedenle usulüne uygun olarak yapılmadığından, sanığın öğrenme üzerine temyiz talebinde bulunduğunun kabul edileceği anlaşıldığından, mahkemenin 01/07/2011 ve 08/08/2011 tarihli ek kararların yok hükmünde sayılması talebi ile, sanığın süresinde temyiz talebinde bulunduğu kabul edilerek yapılan temyiz incelemesinde;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın katılan S. ile tanışarak eşini işe sokmada yardımcı olabileceğini söyleyerek 1000 TL parasını aldığı, sanığın bir hafta sonraki bir tarihte katılan Y. ile tanıştığı, aynı şekilde işe sokma karşılığı 1500 TL aldığı, böylece her iki katılana karşı dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen olayda;
Gerçeğin tüm açıklığıyla ortaya çıkarılması bakımından, katılan Y. bildirdiği babası H. Ş. ile katılan S. nın tanık olarak bildirdiği F. Ş.’un olaya ilişkin bilgi ve görgülerinin alınması ve Dairemizin incelemesinden geçen 13.05.2013 tarih ve 2011/25199 esas, 2013/8753 kararında, mağdurları M. ve F. Ş. olan sanık hakkında açılmış dava dosyasında, 20.06.2008 suç tarihi öncesinde tanık S.. B..’i ziyaret etmek amacıyla sanığın çalıştığı iş yerine gittiği ve katılanların ağabeyi F. Ş.’un da bulunduğu bir ortamda, bir kişiyi Telekom’da işe soktuğunu söyleyen sanığa, tanık S.’nın kendi eşini, tanık F.’un da kardeşleri olan katılanları işe aldırmasını sanıktan talep etttikleri, sanığın da talepleri kabul ederek Türk Telekom’da bir yakını vasıtasıyla şahısları işe aldıracağını vaad edip, bilahare tüm mağdurlardan menfaat temin ettiğinin iddia edilmesi karşısında, bu dava dosyasının celbi ile, derdest olması ve aralarında fiili ve hukuki irtibat tespit edilmesi halinde davaların birleştirilmesi, karar kesinleşmişse onaylı bir örneğinin dosyaya eklenmesi ve sanığın hangi mağdurlardan aynı yer ve zamanda, hangi mağdurdan farklı tarihte, ayrı ayrı para aldığı araştırılıp, birden fazla mağdurdan aynı anda veya aynı mağdurdan bir suç işleme kararı altında değişik tarihlerde para alınmasının zincirleme suçu oluşturacağı gözetilerek, sanığın hukuki durumunun buna göre tayin ve takdiri yerine, yeterli soruşturma yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.