Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/15957 E. 2015/30754 K. 04.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/15957
KARAR NO : 2015/30754
KARAR TARİHİ : 04.11.2015

Tebliğname No : 11 – 2012/58709

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 17/11/2011
NUMARASI : 2011/107 (E) ve 2011/381 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme imkanını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanıklar Dr. M.. K.. ve Dr. S.. S.. ile P….. Eczanesinin sahibi ve işleticisi olan sanık Eczacı Z.. G..’ nin fikir ve eylem birliği içinde hareket ettikleri, sanık doktorların çalıştıkları, Ö…… Tıp Merkezine şikayetçiler B.. Y.. ve Y.. A..’ın hiç gitmedikleri, sanık doktorlara muayene olup, reçete tanzim ettirmedikleri ve reçete muhteviyatı ilaçları P….. Eczanesinden almadıkları halde, sanık doktorlar tarafından şikayetçilerin Ö…. Tıp Merkezinde muayene olmuşlar gibi adlarına, reçete tanzim edildiği, bu şekilde tanzim edilen dava konusu reçetelerin daha sonra diğer sanığın işleticiliğini yaptığı P….. Eczanesine intikal ettirildiği, eczacı sanık Z.. G..’nin, bu reçete muhteviyatı ilaçları, şikayetçiler tarafından teslim alınmış gibi reçete arkalarına şikayetçilerin isimlerini yazdırıp, adlarına imzalar atılmasını temin ettikten sonra söz konusu reçeteleri Sosyal Güvenlik Kurumuna fatura edip, bedellerini tahsil ettiği iddia olunan olayda, tüm sanıkların üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmedikleri, reçetelerin sanık doktorlar tarafından düzenlendiği, ancak kendilerinin hastaları muayene ederken kimlik denetimini yapmadıkları, bunu kayıt sırasında başka görevliler tarafından yapıldığı diğer taraftan reçetede yazılı ilaç bedellerinin düşük miktarlarda oldukları, şikayetçi hastalarında çoğunlukla anılan eczaneden ilaç aldıkları, bazen ilaçların kendileri olmadan yakınları tarafından da alınıp, yakınlarının imzalarının eczanede alındığı gerekçeleriyle sanıkların atılı nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediklerinin sabit olmadığı gerekçesiyle verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.