Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/15945 E. 2015/30945 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/15945
KARAR NO : 2015/30945
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

Tebliğname No : 11 – 2012/65283

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/12/2011
NUMARASI : 2010/376 (E) ve 2011/407 (K)
SANIK : İ.. F..
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez, şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir.
Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır.Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler, bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.
Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa, basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
Gaziosmanpaşa Vergi Dairesi (03.07.2006 tarihi itibariyle) mükellefi ……. Ltd. ünvanlı şirketi temsil-ilzama yetkili müdürü olan sanığın, ilgili Vergi Dairesinin 14.05.2010 tarihli cevabi yazısına göre; “… önceki yıllardan gelen zararlar nedeniyle 2006 takvim yılında matrah ve ödenecek vergisi bulunmadığı…” halde, suça konu Vergi Levhasını (aslı ele geçmeyen), gerçeğe aykırı olarak 2005 ve 2006 takvim yılları için matrah ve tahakkuk eden vergi bölümlerinde rakam belirterek (sahte) düzenleyip, Yapı Kredi Bankası, …. şubesine yaptığı taşıt kredisi başvurusunda kullanmak ve böylece …… Cif no.lu, 28.06.2007 tarihli, 19.500 TL bedelli (24 ay vadeli) “Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesini” (şahsi kefaleti de olacak şekilde) imzalayarak, kredi alıp (sonradan bir kısım kredi taksitlerini ödemeyerek) haksız yarar sağlaması eylemlerinin “nitelikli dolandırıcılık” ve “özel belgede sahtecilik” suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
I) “Özel belgede sahtecilik” suçundan sanık hakkında verilen “beraat” hükmüne yönelen katılan banka vekilinin temyiz itirazının incelenmesinde:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
II) “Nitelikli dolandırıcılık” suçundan sanık hakkında verilen “mahkumiyet” hükmüne yönelen sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince:
Sanığın, araç alımı işlemlerini ….. ve çalışanı S. adlı kişi ile irtibat kurarak sonuçlandırdığını savunması karşısında; anılan firmada yer alan araç alımına ilişkin bilgi-belgelerin getirtilmesi ve S. adlı satış temsilcisinin açık kimliğinin belirlenip iddia ve savunmalar doğrultusunda usulünce tanık sıfatıyla dinlenmesi, Yapı Kredi Bankası Kanuni Soruşturma Raporunda (07.12.2019) “e-Vergi Dairesinin internet sayfasından yapılan araştırmada firmanın 2006 takvim yılı vergi levhasının matrahsız olduğu görülmüştür.” tespiti karşısında; sanığın bu bilgi erişimine ne şekilde engel olup “hile” oluşturduğunun ortaya konulması, sözkonusu “kâr” beyanı olmasa da kredinin verilmesinin mümkün olup olmadığının araştırılması, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturma-kovuşturmayla yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.