YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/15710
KARAR NO : 2014/4463
KARAR TARİHİ : 11.03.2014
Tebliğname No : 15 – 2013/167601
MAHKEMESİ : Balıkesir Çocuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/12/2010
NUMARASI : 2007/392 (E) ve 2010/373 (K)
SUÇ : Kamu malına zarar verme, ceza infaz kurumundan kaçmaya teşebbüs
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Balıkesir Kapalı Ceza İnfaz Kurumu çocuk koğuşunda tutuklu olarak bulunan suça sürüklenen çocuk E.. D..’ın, ceza infaz kurumundan kaçmayı tasarlayarak temyiz incelemesi dışındaki Ş.. A..’dan yardım istediği, birlikte koğuşun bitişiğinde bulunan ortak kullanım alanındaki mutfağa çıktıkları, Ş.. A..’ın nöbetçi memurları kontrol etmek üzere mutfak kapısında gözcülük yaptığı sırada Erdinç’in, koğuştan elde ettiği ağaç saplı paspas ile pencere önündeki korkuluk demirini eğmeye çalıştığı, ancak gücünün yetmemesi üzerine Şaban’ı yanına çağırdığı ve birlikte korkuluk demirini ağaç saplı paspas sopasıyla bir miktar eğdikleri, bu esnada paspasın ağaç sapının pencere camına baskı yapması sonucu pencere camının kırıldığı, yakalanacaklarını anlayan Erdinç ve Şaban’ın koğuşa döndükleri, kırılan pencere camının çıkardığı sesi duyan nöbetçi infaz koruma memurlarının koğuşa girerek suça sürüklenen çocuğu ve Şaban’ı yakaladıkları anlaşılmakla; suça sürüklenen çocuğun eylemlerinin kamu malına zarar verme ve ceza infaz kurumundan kaçmaya teşebbüs suçlarını oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- 19/11/1990 doğumlu olan suça sürüklenen çocuğun, 18 yaşını doldurduğu tarihten sonra açık yapılması gereken 27/01/2009, 06/10/2009, 04/05/2010 ve 08/07/2010 tarihli oturumların kapalı yapılması suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 185. maddesine muhalefet edilmesi,
2- Ceza infaz kurumundan kaçmaya teşebbüs suçunun birden fazla tutuklu tarafından birlikte işlenmesine rağmen, suça sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 292/3. maddesi gereğince arttırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
3- 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinde hapis cezasının ertelenebileceği, ancak adli para cezalarının ve seçenek yaptırımların ertelenemeyeceği hükmünün düzenlenmesi karşısında, suça sürüklenen çocuk hakkında hükmolunan adli para cezalarının ertelenmesine karar verilmesi,
4- Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 2008/250-13 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK’nın 231/6-c madde ve bendinde işaret olunan zarar kavramının, kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olduğu, manevi zararların bu kapsama dâhil edilmemesi gerektiği, zarar koşulunun ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsur olduğu, ceza infaz kurumundan kaçmaya teşebbüs suçunun işlenmesi ile oluşmuş somut bir zarardan söz edilemeyeceği gözetilmeden, zarar giderilmediğinden bahisle CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
5- Kamu malına zarar verme suçundan kurulan hükümde, uygulama maddesinin 5237 sayılı TCK’nın “152/1-a” maddesi yerine “292/1” olarak yanlış gösterilmesi,
6- Çocuk Koruma Kanunu’nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20/1-7. maddesi ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca; fiil işlendiği sırada 15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını doldurmamış çocukların işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, sosyal yönden inceleme yaptırılmasının gerekli olduğu, mahkemece sosyal inceleme raporuna gerek görülmediği taktirde ise gerekçesinin kararda gösterilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi gereğince sonuç ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 11/03/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.