YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/14801
KARAR NO : 2015/29164
KARAR TARİHİ : 30.09.2015
Tebliğname No : 15 – 2011/390504
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Mersin 3. Ağır ceza Mahkemesi
TARİHİ : 20/09/2011
NUMARASI : 2011/131 (E) ve 2011/394 (K)
SANIK : H.. A..
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; sanığın, temyize gelmeyen kardeşi diğer sanık Mustafa ile birlikte mağdur Hüseyin’e eniştelerinin İskenderun Gümrüğü’nde müdür olduğunu, ucuz şeker çıkartıp verebileceklerini söyledikleri, mağdurun da kabul ettiği, kilosu 1.250,00 TL’den 10 ton şeker alımı konusunda anlaştıkları, sanıkların mağdurdan kaparo istedikleri, mağdurun da gelininden 80.24 gram ağırlığında altın bileziklerini alıp İskenderun’a gittiği, sanıkların akşam olduğunu ve kimseyle görüşemeyeceklerini belirtip hep birlikte sanık Hasan’ın Gaziantepteki evine gittikleri, gece burada kaldıktan sonra temyize gelmeyen sanık Mustafa’nın iş yerine gittikleri, sanık Hasan’ın mağdurdan suç tarihi itibarı ile 5.000,00 TL değerindeki bilezikleri alıp diğer sanığa: “Götür bunları müdür beye ver Hüseyin’i sıraya alsınlar.”, mağdura da: “Seni sıraya aldık, müdür beyin tayini yılbaşından sonra Mersin’e çıkıyor, biz sana şekeri o zaman veririz” dediği, mağdurun da Mersin’e geri döndüğü, 24/01/2011 tarihinde sanık Hasan’ın mağduru telefon ile arayıp “Sabah paraları al gel, senin şekerini verelim.” dediği, 25/01/2011 günü saat 09.00 sıralarında mağdurun sanık Hasan ile buluştuğu, sanık Hasan’ın mağdurdan 17.000 TL istediği, mağdurun da sanık Hasan’a 5.000,00 TL nakit ve geri kalan miktar için bono verdiği, bu sırada yanlarına ticari bir taksiyle açık kimliği tespit edilemeyen bir şahsın geldiği, sanık Hasan’ın para ile bonoları bu şahsa verip “Götür bunları müdür beye ver, saat 11.00’de şeker çıkartacağız.” dediği, bu şahıs gittikten sonra mağdurun sanık Hasan’a birlikte müdür beyin yanına gitmeyi teklif ettiği, sanık Hasan’ın tek gideceğini söyleyerek mağduru oyaladığı, bu durumdan şüphelenen mağdurun polisi arayarak sanık Hasan’ı yakalattığı, sanık Hasan’ın bu şekilde dolandırıcılık suçunu işlediğine yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanığın aynı suç işleme kararının icrası kapsamında mağdurdan farklı zamanlarda menfaat temin etmesi karşısında hakkında 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesinde tarif edilen zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamaıştur.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 30/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.