YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/14699
KARAR NO : 2015/29309
KARAR TARİHİ : 01.10.2015
MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanık ….. evlenmek için bayan arayan katılan ……’e kendini …………..olarak tanıtarak kendisi ile evlenmek istediğini söylediği, akabinde Denizli İl merkezinde bulunan bir kuyumcudan katılana 1200 TL’lik ziynet eşyası aldırdığı, bir gün sonra da katılandan 600 TL para istediği, bunun üzerine durumdan şüphelenen katılanın suça konu parayı vermeyip daha önceden satın alıp verdiği altınları sanıktan geri istediği, sanığın da yarım saat sonra altınları geri getireceğini söyleyerek temyiz dışı sanıklar …. ve ….. ile birlikte katılanın yanından gittiği, ancak sanığın bir daha katılanın yanına geri gelmediği, bu şekilde sanığın üzerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık savunması, katılan ifadesi, cd izleme tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
1-Sanık hakkında; 5237 sayılı TCK’nın 157/1 maddesi gereğince hüküm kurulurken, hapis cezası ile birlikte adli para cezasına da karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sadece hapis cezasına hükmedilmesi,
2-TCK’nın 53. maddesinin 3.fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun“ sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
3-Sanığın sabıka kaydında görülen Denizli 5.Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/311 esas, 2009/510 karar sayılı ilamının hükmün açıklanmasının geri bırakılması mahiyetinde olduğunun anlaşılması karşısında, sanığın suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık irdelenmeden “sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı 3 aydan fazla hapis cezası ile mahkum edilmiş olduğu” denilerek yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
4-Sanığın sabıka kaydında görülen Denizli 5.Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/311 esas, 2009/510 karar sayılı ilamının hükmün açıklanmasının geri bırakılması mahiyetinde olduğu ve tekerrüre esas teşkil etmediği gözetilmeden, kısa kararda sanık hakkında tayin olunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış haklarının CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca saklı tutulmasına 01.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.