Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/14697 E. 2015/29136 K. 30.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/14697
KARAR NO : 2015/29136
KARAR TARİHİ : 30.09.2015

Tebliğname No : 15 – 2011/383383

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/09/2011
NUMARASI : 2011/71 (E) ve 2011/218 (K)
SANIK : Ş.. E..
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Somut olayda; Işıl Elektronik İnşaat Limited Şirketi yetkilisi olan katılanın aldığı mal karşılığında borçlusu Işık Elektronik Limited Şirketi, düzenleme tarihi 21/03/2006, ödeme tarihi 30/06/2006 olan 4000 TL bedelli STE yapı malzemeleri limited şirketi lehine düzenlenen bonoyu sanığa verdiği, sanığın kendisinden mal aldığı E.. E..’ın borcuna karşılık bu bonoyu ciro ederek teslim ettiği, bononun vadesi geldiğinde E.. E..’ın icra takibine geçtiği, 17/08/2006 tarihinde katılanın 4000 TL borcunu sanığa elden makbuz karşılığı ödeyip borcu olmadığına dair makbuz aldığı, ancak suça konu bonoyu sanıktan almadığı, daha sonra ise aleyhine icra müdürlüğünden 06/10/2006 tarihinde ödeme emri gelmesi üzerine senedin başka birine ciro edildiğini öğrenerek şikayetçi olduğu olayda, senede karşılık borcunu ödediğine dair 17/08/2006 tarihli protokol düzenlediği ve alınması gereken senedi almadığı, sanığın ise kendisine yapılan ödemeleri kabul ettiği esnada kendisini hukuken sorumlu tutacak protokol düzenlediği, katılanın mükerrer ödeme yapmış olsa dahi sanıktan olan alacağını mevcut protokolle ispat etmesinin mümkün olduğu, uyuşmazlığın hukuki nitelik arz ettiği gerekçeleriyle verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 30.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.