Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/14531 E. 2015/28717 K. 15.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/14531
KARAR NO : 2015/28717
KARAR TARİHİ : 15.09.2015

Tebliğname No : 11 – 2012/29626

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/12/2011
NUMARASI : 2011/244 (E) ve 2011/332 (K)
SANIK : M.. G..
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanığın katılanın kayınbiraderi olduğu ve 2008 yılında bir müddet katılanın işyerinde çalışarak onun işlerini yürüttüğü, katılanın hastalanması nedeniyle bir süre işe gidemediği, sanığın da bu sırada katılana ait çekleri katılanın haberi olmadan keşide edip piyasaya sürmeye başladığı, bu şekilde yedi adet çeki piyasaya sürdüğü, yine katılanın vekaleti üzerine Yapı Kredi Bankasından aldığı 10 adet çekten oluşan koçanı da yine katılanın bilgisi haricinde sahte imza ile keşide ederek piyasaya sürdüğü, sanığın bu şekilde üzerine atılı suçları işlediğinin iddia edildiği olayda,
a-Gerek katılanın şikayet dilekçesinde ve beyanlarında gerekse iddianamede sanığın toplamda 17 adet çeki katılanın bilgisi dışında onun adına keşide ederek piyasaya sürdüğünün belirtilmesi, ancak mahkemenin gerekçeli kararında da belirttiği üzere sadece dosyada fotokopisi bulunan 4 adet çek nedeniyle sanığın cezalandığının anlaşılması karşısında, 17 adet çekin akıbetinin araştırılıp söz konusu çekleri alan şahısların tespiti ile çekleri hangi ticari alışveriş veya başka nedenle aldıklarının tespiti, çekleri alan diğer mağdurlar hakkında açılan davalar olup olmadığının tespiti ile açılan davaların bulunması halinde söz konusu dosyaların getirtilmesi, dosyalarda ki hükümler kesinleşmemiş ise aralarındaki hukuki ve fiili bağlantı dikkate alınarak gerektiğinde davaların birleştirilme yoluna gidilmesi, hükümler kesinleşmiş ise bu dosya içerisine konularak delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği düşünülmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
b-Çek asıllarının dosyaya alınması ve üzerlerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması ile mahkemece söz konusu çeklerin duruşmada incelenip iğfal kabiliyetlerinin olup olmadığının tespiti ile sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de,
Sanığın adli sicil kaydındaki tekerrüre esas mahkumiyetinin 3167 sayılı Kanuna aykırılık suçundan olması, 5941 sayılı Kanunun 03.02.2012 tarih ve 6273 sayılı Kanun ile değişik 5.maddesinde öngörülen yaptırımın, idari yaptırıma dönüşmesi nedeniyle, sanık hakkında TCK’nın 58.maddesindeki tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı,
Bozmayı gerektirmiş, katılanın vekilinin ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.