Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/14477 E. 2014/3803 K. 03.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/14477
KARAR NO : 2014/3803
KARAR TARİHİ : 03.03.2014

Tebliğname No : 9 – 2011/230151
MAHKEMESİ : Gaziantep 2. Çocuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/02/2011
NUMARASI : 2010/202 (E) ve 2011/134 (K)
SUÇ : Mala zarar verme, hakaret, tehdit

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan,söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma,yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Tehdit, bir kimsenin başkasını,kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır.
Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır.
Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.
Hakaret huzurda işlenebileceği gibi, gıyapta da işlenebilir. Gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, mağdurun yokluğunda en az ikiden fazla kişilerle ihtilat edilerek yani en az üç kişinin hakaret sözünü öğrenmiş olması kaydıyla hakaretin yapılması şarttır. Mağdur bu sayıya dâhil değildir. Mağdurun hazır olması halinde gıyapta hakaret den bahsedilemez. Kendileriyle ihtilat edilen kişilerin bir arada bulunmaları ve hakaret sözünü aynı anda öğrenmelerine gerek yoktur. İhtilat aktarma suretiyle gerçekleşmişse hakaret sözlerinin aynı yada benzer olması aranmalıdır. Fail, sözlerini ikiden fazla kişiye söylemekte yada daha çok kişinin duyabileceği bir yerde konuşmakta ve sözleri başkaları tarafından duyulabilmekte, failde bu durumun bilincinde ise ihtilat oluşmuştur.
Suça sürüklenen çocukların, katılan olan öğretmenlerinin kendilerine düşük not verdiği ve okuldan uzaklaştırmalarına neden olduğu iddiasıyla duydukları öfke ve kin üzerine, katılanın … plakalı aracını sert bir cisimle çizdikleri, sağ ön tekerini patlattıkları ve aracın sileceğine sıkıştırılmış kağıt parçasına yazmış oldukları ifadelerle katılana karşı tehdit ve hakarette bulundukları, suça sürüklenen çocukların bu şekilde üzerlerine atılı suçları işlediklerinin iddia edildiği olayda, sanık ve katılan beyanları ile tüm dosya kapsamına göre atılı suçların sanıklar tarafından işlendiği sabit olmakla, bu gerekçeyle haklarında verilen mahkumiyet kararlarında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Suça sürüklenen çocukların hakaret suçunu, üzerinde hakaret ifadeleri bulunan yazılı kağıdı, katılana ait ve okul içerisinde park halinde bulunan aracın sileceklerinin arasına koymak sureti ile işlediklerinin anlaşılması karşısında, eylemin alenen işlendiğinin kabulünün ve suça sürüklenen çocuklar hakkında TCK’nın 125/4. maddesi uygulanarak bir hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi sureti ile eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre suça sürüklenen çocuklar müdafilerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
1-08/11/2010 tarihli oturumda hazır bulunan suça sürüklenen çocuklar C.. K.. ve A.. Ö..’in, iddianame okunmadan sorgularının yapılması suretiyle CMK’nın 191/3-b. maddesine aykırı davranılması,
2-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 06.04.2010 tarih ve 2010/4-71 E, 2010/76 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesiyle, ceza infaz kurumu haline getirilip, sadece hapis cezasıyla sınırlı olarak kabul edilen ertelemede, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkemece bir deneme süresinin belirlenmesi zorunlu olup, bu sürenin belirlenmemesi veya eksik belirlenmesinin, aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği, yine zikredilen maddenin 3. fıkrasında, denetim süresinin mahkûm olunan hapis cezası süresinden az olamayacak şekilde belirlenmesi gerektiğinden hareketle, somut olayda anılan emredici düzenlemeye aykırı olacak şekilde, mahkemece tehdit suçundan 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası verilen suça sürüklenen çocuklar hakkında 1 yıl denetim süresi belirlenmesi,
3-Tayin olunan gün para cezalarının, taksitlendirilmesi sırasında uygulanan kanun maddesinin karar yerinde gösterilmemesi ve 5237 sayılı TCK’nın 52/4 maddesine göre; “mala zarar verme suçundan verilen kararlarda, para cezalarının on beş eşit taksitle ödenmesine ve hakaret suçundan verilen kararlarda, para cezalarının dört eşit taksitle ödenmesine” karar verilmesine rağmen, taksit aralığının açık bir şekilde gösterilmemiş olması,
4-5275 sayılı CGİK’nin 106/4. maddesi uyarınca, çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezalarının ödenmemesi halinde hapis cezasına çevrilemeyeceği gözetilmeden, 5237 sayılı TCK’nın 52/4. maddesi uyarınca ödenmeyen adli para cezalarının hapse çevrileceğinin ihtarına karar verilmesi,
5- Tehdit ve hakaret suçlarında, katılan yönünden maddi bir zararın doğmasının söz konusu olmadığı anlaşılmakla, sabıkaları bulunmayan suça sürüklenen çocukların CMK’nın 231/6-b. maddesi uyarınca kişilik özellikleri, duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurulup yeniden suç işleyip işlemeyecekleri yönündeki kanaat uyarınca CMK’nın 231/5. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediği konusunda bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen suçlardan dolayı mahkemece “katılanın zararının giderilmemiş olması” biçimindeki yasal olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair hüküm kurulması,
6- Suça sürüklenen çocuklara yüklenen hakaret suçunun tarihi, işlenme yöntemi ve temel şekli itibarı ile gerektirdiği cezanın süresine göre, hükümden sonra ve 05/07/2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı yasanın geçici 1. maddesi kapsamında kaldığı ve anılan maddenin 1-b. fıkrasında yer alan “kovuşturma evresinde kovuşturmanın ertelenmesine karar verilir” şeklindeki düzenleme karşısında, her üç sanığın atılı suçtan hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
7- 18/06/2010 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığına 06/08/2010 olarak yanlış yazılması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.