YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/14251
KARAR NO : 2013/12124
KARAR TARİHİ : 01.07.2013
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği,fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
…’in, baba oğul olan sanıklar … ve … hakkında sahtecilik ve dolandırıcılık iddiasıyla şikayetçi olduğu, bu kişilerin suça konu 07/02/2006 düzenleme tarihli, 11.500 TL bedelli, borçlusunun …, alacaklısının … olduğu, arkasında … ve …’in cirolarının bulunduğu senetle ilgili olarak, senedin bankaya tahsil için ibrazından sonra kendisine banka tarafından ödeme için ihtarname gönderildiğini, daha sonra da senedin icra takibine konulduğunu belirttiği, yapılan kriminal incelemede senetteki yazı ve imzaların … eli ürünü olmadığının
belirlendiği, …’in, söz konusu … bayisini tanık …’dan aldığını ve parayı da peşin olarak bu kişiye ödediğini belirttiği, ilgili işyerinin ruhsat sahibi olan tanık …’de, …’e işyerini devrettiğini, parayı peşin aldığını, aralarında senet düzenlenmediğini, kayınbabası olan sanık … ile onun oğlunun bu işyeriyle ilgisinin bulunmadığını, bu kişilerin yalan söylediklerini belirttiği, senedin … ve … tarafından sahte olarak düzenlenip icraya konulduğunun belirtildiği, sanıklar … ve … ise, lise mezunu olması nedeniyle işyerini enişteleri olan tanık … adına aldıklarını, daha sonra sanık …’e devrettiklerini, …’in paranın bir kısmını peşin verip geri kalan için 12.000 TL senet verdiğini, bir süre sonra vergi borcu nedeniyle…’ten 500 TL alındığı için, bu paranın alındığının senedin arkasına yazmak istediklerini, …’in ise, bunu kabul etmeyerek cebinden çıkardığı 11.500 TL bedelli yeni senedi kendilerine verdiğini, ödeme yapılmaması nedeniyle icraya başvurduğundan imzaya itiraz edildiğini, senedin sahte çıkması nedeniyle mağdur olduklarını, bu nedenle sanık …’in sahtecilik ve dolandırıcılık yaptığının iddia edildiği olayda,
1-Sanık … hakkında sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen beraat kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
…’in devraldığı işyerini…isimli kişiye devrettiği, bu işyerinin satış bedelinin, suça konu davayla ilgisinin bulunmadığı, sanığın, işyerini 30.000 TL karşılığında …’dan aldığı, daha sonra kaça sattığı hususunun taraflar arasındaki hukuki ilişki çerçevesinde değerlendirileceği dikkate alınarak bu hususta eksik inceleme gerekçesiyle bozma isteyen tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
a-Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 24/04/2007 tarihli raporu ile … … Kriminal Polis Laboratuvar’ının 30/07/2007 tarihli ekspertiz raporuna göre, suça konu senetteki yazı ve imzaların sanık …’e ait olmadığının kesin olarak belirlendiği, söz konusu işyerinin ruhsat sahibi olan tanık …’ın, suça konu işyerinin kendisine ait olduğunu, bu işyerini sanık …’e satarak parasını da peşin aldığını, … ve …’in işyeriyle ilgilerinin bulunmadığın belirtmeleri, … ve …’in, işyerinin fiilen kendileri tarafından çalıştırıldığı ve sonucunda da sanık …’e devredildiğine dair yeterli delil sunamadıkları, sanıklar … ve …’in, soruşturma aşamasında, yeni düzenlenen 11.500 TL değerindeki
senedin, sanık … tarafından getirildiğini belirtmelerine rağmen, yargılama aşamasında tanık …’ın gidip senedi getirdiğini belirttikleri ve soruşturma aşamasında adı geçmeyen olmayan tanık … tanık olarak gösterdikleri, bu tanığın da, senedin sanık … tarafından verildiğini belirttiği, dosyadaki kriminal raporlar, ruhsat kayıtları, satış belgeleri, icra dosyası dikkate alındığında, sanık …’in suçu işlediğine dair mahkumiyete yeter kesin ve inandırıcı deliller bulunmadığı dikkate alınarak CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
b-Nitelikli dolandırıcılık suçu açısından kabule göre de;
Suça konu senedi icraya koyan kişilerin, sanıklar … ve … olması karşısında, sanık …’in, kamu kurumu olan icra müdürlüğünü aracı kıldığının söylenemeyeceği, bu nedenle eylemin basit dolandırıcılık olarak değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşmek suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçundan hüküm kurmak suretiyle fazla ceza tayini,
Önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunması halinde zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı dikkate alınarak, sanık …’in, … ve …’e, önce 12.000 Tl değerinde gerçek bir senet verdikten sonra, bir süre sonra yapılan bir ara ödeme sonrasında suça konu 11.500 TL bedelli sahte senedi verdiğinin iddia edilmesi karşısında, senedin önceden doğan borcu nedeniyle sonradan tanzim edilerek verildiği, bu nedenle basit dolandırıcılık suçunun unsurlarının da oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
2-Sanıklar … ve … hakkında sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen beraat kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
Sanıkların, tanık …’ın ve katılan …’in aşamalarda değişmeyen beyanları, alınan raporlar ve tüm dosya kapsamına göre, gerçekte bir işyerlerinin olmamasına rağmen ve bu işyeri devrini yapmamalarına rağmen, borçlusunun… olduğu 11.500 TL lik senedi sahte olarak düzenleyip daha sonra cirolamak suretiyle aynı iştirak iradesi altında tahsil için bankaya ibraz ettikleri ve ödeme yapılması nedeniyle icraya koydukları, tanık olarak dinlenen …’ın yargılama sırasında getirildiği, bu tanık beyanı ile sanıkların, soruşturma aşamasındaki beyanları arasında çelişki bulunduğu, söz konusu senedin gerçek bir ilişkiye
dayanmadığının anlaşıldığı, bu nedenle sanıkların TCK’nın 204/1 ve 158/1-d maddeleri gereğince mahkumiyetlerine yeter kesin ve inandırıcı deliller bulunduğu gözetilmeden yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde sanıkların beraatlerine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01/07/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.