YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/14001
KARAR NO : 2015/28870
KARAR TARİHİ : 17.09.2015
MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, adına tapuda kayıtlı olan bağımsız bölüm ile tanık …. adına tapuda tescilli olduğu bildirilen dairenin takası hususunda … ile (…….’ın şahit olarak imzaladığı) imzaladığı 17.09.2008 tarihinden itibaren geçerli olduğu belirtilen “Adi Satış Vaadi Sözleşmesine” istinaden boşalttırdığı taşınmazı “kendisine ait olduğunu” söyleyerek katılan ile bila tarihli, el yazılı “Adi Satış Vaadi Sözleşmesini” karşılıklı imzalayarak, esasen maliki …. olan daireyi 30.000 TL peşinat alıp, tadilat yaptırılabilecek şekilde fiilen şikayetçiye (tanık M.. C..’ye) devretmesini müteakip, takas işleminin gerçekleşmediğinden bahisle alıcı namına tapuda satışı vermeyip, peşinat olarak aldığı parayı da iade etmeyerek (ve kendi taşınmazını 19.11.2009 tarihi itibariyle üçüncü kişiye satarak) haksız yarar sağlaması eyleminin “dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Katılan ile karşılıklı imzalanan sözleşmede, suça konu taşınmazın tapu kaydının tanık ……’e ait olduğunun ve takasa konu bulunduğunun yazılı olması karşısında; atılı suçun yasal unsurları oluşacak şekilde sübuta erdiğine dair mahkumiyete yeter nitelikte delil bulunmadığını, bu nedenlerle beraat kararı verilmesi gerektiğini takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 17.09.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.