YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/1395
KARAR NO : 2014/17512
KARAR TARİHİ : 28.10.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/46467
MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/09/2010
NUMARASI : 2007/1071 (E) ve 2010/872 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Müşteki Osman’ın, bankadan çıkarak evine doğru gittiği, bu sırada önceden tanımadığı sanığın yanına gelerek, dedesinin vefat ettiğini, yoksul kişilere yardım edeceğini, parayı müştekiye vereceğini, onun da yoksul kişilere dağıtabileceğini söylediği, müşteki ve sanığın bu şekilde konuşarak bir apartman önüne geldikleri, burada sanığın müştekiye apartmanda dedesi için mevlüt okunduğunu söylediği ve müştekiden hocaya okutmak için para istediği, müştekinin de sanığa 400 TL para verdiği, sanığın parayı alarak apartmana girdiği, ancak sonrasında müştekinin beklemesine rağmen gelmediği, dolandırıldığını anlayan müştekinin saklanarak sanığın apartmandan çıkmasını beklediği ve sanık çıknca da polis ekiplerine sanığı yakalattığı, sanığın aynı şekilde 02.02.2006 tarihinde de bu sefer katılan Ayhan’ı dolandırarak, katılandan 80 gram altın aldığı, sanığın bu şekilde üzerine atılı suçları işlediğinin iddia edildiği olayda, eylemin temas ettiği, 5237 sayılı TCK’nın 158/1-a maddesinde düzenlenen “Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle” nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.