Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/13893 E. 2015/28806 K. 16.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/13893
KARAR NO : 2015/28806
KARAR TARİHİ : 16.09.2015

MAHKEMESİ : 4. Ağır Ceza Mahkemesi

SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi evrakta sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Katılan …….. tarafından 10/03/2008 keşide günlü …….. şubesine ait 19.760 YTL tutarlı …. Şubesi’ne ait 11/03/2008 keşide günlü 19.750 YTL tutarlı, ….. Şubesi’ne ait 24/03/2008 keşide günlü 21.400 YTL tutarlı, ….. Şubesi’ne 25/03/2008 keşide günlü 12.750 YTL tutarlı, …… Şubesine ait 26/03/2008 keşide günlü 21.400 YTL tutarlı çeklerin karşılıksız çıktığı belirtilerek karşılıksız çek düzenlemek suçundan şikayetçi olması üzerine yapılan soruşturmada suça konu çekler üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde çeklerdeki yazı ve imzaların …..’e ait olmadığının tespit edildiği, suça konu çeklerin sanık ……’nun yetkili temsilcisi olduğu ………. Tic. AŞ. tarafından ciro edilerek …. şubesine verildiği, …. San. Tic. Ltd. Şti’nin yetkili temsilcisi olan …..ın ise, çekleri boş olarak …….’nun ofisinde unuttuğunu beyan ettiği, çekler üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemelerinde çeklerdeki yazı, rakam ve imzaların ……..’in el ürünü olmadığı, çeklerin arkasındaki birinci ciranta imzasının Y.. B..’nun eli ürünü olduğunun belirtildiği, bu şekilde sanık Y.. B..’nun sahte olarak düzenlenen çeklerin sahteliğini bilerek ciro edip kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediği iddia edilen olayda,
Sanığın ….. Ltd. Şti’ne ait toplam 7 adet çeki, katılan bankaya ciro ettiğinin, çeklerdeki keşideci imzalarının …… Ltd.Şti yetkilisine ait olmadığının, bu şekilde sanığın sahte olarak düzenlenen çekleri katılan bankaya ciro edip kullanarak nitelikli dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia olunması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından; dosya içeriği incelendiğinde, sanık hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 15.09.2010 tarih ve 2010/45757 Esas sayılı iddianamesi ile, keşidecisi ……..Ltd.şti olan 4 adet çeki sahte olarak katılan bankaya ciro ederek kullandığı ve bu şekilde nitelikli dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarını işlediğinden bahisle kamu davası açıldığı ve İzmir 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/388 Esasında yargılamasının devam ettiği anlaşıldığından, temyize konu olan dava ile İzmir 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/388 Esas sırasında yargılaması devam eden dava arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğundan, bu dava dosyası ile birleştirilmesi, sonuçlanmış ise dosya örneğinin getirtilerek incelenmesi, yine katılan vekilinin temyiz dilekçesinde sanığın aynı suç kapsamında İzmir 5.Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/376 Esas sayılı dosyasında da yargılandığını beyan ettiği anlaşıldığından, dava dosyasının celp edilip incelenmesi, gerekirse bu dosya ile birleştirilmesi, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.