YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/13852
KARAR NO : 2013/12454
KARAR TARİHİ : 04.07.2013
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Zinrirleme nitelikli dolandırıcılık, yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama
HÜKÜM : Mahkumiyet, hükmün açıklanmasının geri bırakılması
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
… Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ortopedi Servisinde Bilgi İşlem Memuru olarak görev yapan sanığın hasta kayıtların yapıldığı programa şifresi ile girerek, hastaneye muayene olmak üzere gelen ve sosyal güvencesi olan hastaların protokol numaraları ile sisteme girişlerin yaptığı, girişi yapılan hastaların sevk işlemlerinin 20 gün süre ile açık kaldığı süreler içinde, bu kişilerin isimleri yerine sosyal güvencesi olmayan hastaların adlarını yazıp onların muayene, tedavi ve laboratuar tetkik masraflarını katılan kuruma ödetmesi ile tanık…’a yetkisi olmadığı halde babası …’ın ameliyatının erkene alınabileceğini bildirerek 600 TL para alması eylemlerinin “zincirleme nitelikli dolandırıcılık” ve “Yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama” suçlarını oluşturduğu iddia olunan somut olayda;
I)“Yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama” suçundan verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararına yönelen sanık müdafiinin temyizinin incelenmesinde :
Sanık hakkında “Yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama” suçundan verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararı temyizi değil itirazı kabil nitelikte olduğundan, 5271 Sayılı
CMK’nun 264. maddesine göre, kanun yolunun ve merciinin belirlenmesinde yanılma başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağından, sanık müdafiinin 10/09/2008-14/10/2008 havale tarihli dilekçeleri ile vaki başvurusu “itiraz niteliğinde kabul edilerek, gereğinin merciine takdir ve ifasını temin amacıyla mahalline iletilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,
II)“Zincirleme Nitelikli Dolandırıcılık” suçundan verilen “mahkumiyet hükmüne yönelen sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Soruşturmanın Sağlık Uygulama Araştırma Merkezi başhekimi Prof. Dr. Osman M.‘nun 23/09/2005 tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığına yazmış olduğu dilekçe ile başladığı ve bu dilekçe ekinde, sanık tarafından kayıtlarda oynama yapılan liste olarak sunulan belgede, hasta isim değişikliklerinin 19/03/2002- 25/04/2005 tarihleri arasında yapıldığının bildirildiği, bu liste esas alınarak iddianameye dayanak yapılan 23/01/2007 tarihli bilirkişi raporunun alındığı, 25/04/2005 olarak bildirilen son işlem tarihinin 765 sayılı TCK’nun yürürlükte olduğu döneme rastgeldiği tespit olunmakla beraber; yüklenen suçta suç tarihinin “haksız yararın sağlandığı tarih olacağı” nazara alınarak, öte yandan bu belirlemeye paralel olarak hazırlanmış görünen S.G.K Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı Baş Müfettişi Sadık V.‘nın 10/01/2008 tarihli yazısının “netice kısmında ; protokol no’su bulunan sosyal güvencesi olan hangi hastanın ismi değiştirilerek, sosyal güvencesi olmayan hangi hasta veya hastaların kaydedildiği, yapılan muayene ve tedaviler ile hangi tetkik ve tahlillerin yapıldığı protokol nosunun ait olduğu gerçek hastanın tabi olduğu sosyal güvenlik kurumuna ne kadar fatura edildiğinin (hangi tarihte ödettirildiğinin) tespit edilebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilip, oluşturulması Karma Komisyonun bilgisayar kayıtları üzerine müştereken çalışma yaparak S.G.K’nun zararının tespiti şeklindeki mütalaası dikkate alınıp, bu husus da alınmış Karma Komisyon raporu olup olmadığının öğrenilmesi, var ise getirtilmesi, kuşkuya yer bırakmayacak ve iddianamedeki tavsife uyacak şekilde “suç tarihinin” belirlenmesi, buna göre 765 sayılı veya 5237 sayılı TCK’larının ilgili hükümlerinin uygulanabilirliğinin tartışılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturma ile yazılı biçimde hüküm tesisi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/07/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.