Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/13795 E. 2014/2421 K. 11.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/13795
KARAR NO : 2014/2421
KARAR TARİHİ : 11.02.2014

Tebliğname No : 6 – 2011/321733
MAHKEMESİ : Varto Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 26/01/2011
NUMARASI : 2008/233 (E) ve 2011/13 (K)
SUÇ : Konut dokunulmazlığını ihlal, mala zarar verme

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1-Suça sürüklenen çocuklar hakkında konut dokunulmazlığını ihlal suçundan kurulan hükme yönelik o yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin incelenmesinde;
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin karara karşı aynı kanunun 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından 5271 sayılı CMK’nın 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuran o yer Cumhuriyet savcısının haklarını ortadan kaldırmayacağından, temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için, dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,
2-Suça sürüklenen çocuklar hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik o yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin incelenmesinde;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Suça sürüklenen çocukların, müştekiye ait işyerinin kapısını kırmak suretiyle mala zarar verme suçunu işlediklerinin anlaşıldığı olayda;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine ancak;
a- 5237 sayılı TCK’nın 142. maddesinin 2.fıkrası uyarınca hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde şikayet aranmayacağı gözetilmeden suça sürüklenen çocukların mahkumiyeti yerine yazılı şekilde düşme kararı verilmesi,
b- Suça sürüklenen çocuk F.. B..’in üzerine atılı suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algıladığına dair doktor raporu bulunduğu belirtilmiş ise de, dosyada söz konusu raporun bulunmadığı anlaşılmakla, raporun varlığı araştırılıp sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun tayini gerektiğinin gözetilmemesi,
c- Suç tarihinde 12-15 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuk F.. B.. hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35/1 ve Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20/2. maddesi gereğince zorunlu olan sosyal inceleme raporu alınmadan ve aynı Kanunun 35/3.maddesine göre de sosyal inceleme yaptırılmamasının gerekçesi gösterilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
d- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi dikkate alınarak, 5271 sayılı CMK’nın 150/2 maddesi gereğince, yasal olarak tayin edilen zorunlu müdafinin ücretinin suça sürüklenen çocuklara yüklenemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
e- Hükmün tefhim olduğu 26.01.2011 günlü celsede gizli yargılamaya devam olunduğu yazılıp suça sürüklenen çocuk Samet’e son sözü sorulup hüküm aşamasına gelindiğinde ise açık yargılamaya son verildiği belirtilerek karışıklık yaratılması suretiyle CMK’nın 185. maddesine muhalefet edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.