Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/13531 E. 2015/28197 K. 07.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/13531
KARAR NO : 2015/28197
KARAR TARİHİ : 07.09.2015

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Temyiz dışı sanık A.. B..’ın sanık M.. Y..’ten almış olduğu daire karşılığında Sanık Mehmet’e 20/09/2007 ödeme tarihli 22.000 TL tutarında senet düzenleyerek verdiği ve bu senette katılan Remzi’nin adını kefil olarak yazdığı, katılanın bu senedin
tanzimi sırasında sanıkların yanında olmadığı ve senedi imzalamadığı, senet bedelinin ödenmemesi üzerine Sanık Mehmet’in, katılan Remzi adına sahte olarak imzalanmış senedi Ankara 30. İcra Müdürlüğü’ nün 2007/10706 Esas nolu dosyası ile takibe koyması eylemlerinin “nitelikli dolandırıcılık” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda; mahkemenin sanığın üzerine atılı suçların unsurlarının oluşmadığına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, sanık Mehmet hakkındaki “beraat” hükmünün ONANMASINA, 07/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.