Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/13429 E. 2014/1729 K. 03.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/13429
KARAR NO : 2014/1729
KARAR TARİHİ : 03.02.2014

Tebliğname No : 9 – 2011/224664
MAHKEMESİ : İzmir 22. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 02/03/2011
NUMARASI : 2010/471 (E) ve 2011/88 (K)
SUÇ : Mala zarar verme, hakaret

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma,yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanılış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder.Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır.Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur.İsnadın ispatı konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek;mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.
Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder.
Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.
Katılan ile sanığın aynı uçakta yolcu olarak bulundukları, sanığın hemen önündeki koltukta oturan katılanın, koltuğunu geriye doğru yaslayarak uyuduğu esnada yemek servisinin başladığı, sanığın, bu nedenle katılana ait koltuğu sallayarak katılanı uyandırmaya çalıştığı; ancak katılanın uyanmaması üzerine sanığın elinde bulunan portakal suyunu katılanın başından aşağıya dökmek suretiye katılanın üzerindeki elbiselerini kirketerek mala zarar verme ve alenen hakaret suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
1-Oluşa, sanığın savunmalarına, katılanın aşamalardaki beyanlarına tanıkların anlatımlarına ve tüm dosya kapsamına göre; katılan ile sanığın aynı uçakta yolcu olarak bulundukları, katılanın oturduğu koltuğun hemen arkasındaki koltukta sanığın oturduğu, katılanın koltuğunu geriye doğru yaslayarak uyumaya başladığında yemek servisine geçildiği, bu sırada sanığın, katılanın koltuğunu düzeltmesi amacıyla salladığı, ancak katılanın uyanmaması üzerine sanığın, elinde bulunan portakal suyunu katılanın başından aşağıya boşaltarak elbiselerini kirtletmesi şekilde gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin mala zarar verme suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek eylemin hakaret suçunu oluşturduğundan bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre ise; ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 250/13 sayılı kararında açıklandığı üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK’ nın 231/6-c madde ve bendinde ön koşul olarak işaret olunan zarar kavramı kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olup manevi zararların bu kapsamda değerlendirilemeyeceği cihetle; somut olayda hakaret suçuna ilişkin somut bir zararın bulunmadığı ve sanığın sabıkasız olduğunun anlaşılması karşısında; sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususundaki kanaat ile hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekirken sanık hakkında 08/02/2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 562.maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK.nun 231.maddesi uyarınca; hükmolunan cezanın tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, CMUK’nın 326/son maddesi gereği sonuç ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 03.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.