Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/13289 E. 2015/27505 K. 25.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/13289
KARAR NO : 2015/27505
KARAR TARİHİ : 25.06.2015

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanıkların, yanlarında kimliği tespit edilemeyen üçüncü bir şahısla birlikte hayvan satın almak amacıyla, trafik kaydı sanık …’ın eşi … Yörük’e ait olan … plaka sayılı kamyonet ile katılanların evlerine geldikleri, 32 koyun ve 10 adet keçiyi toplam 7.750 TL’ye satın alma konusunda pazarlık ederek anlaştıkları, katılanlara 1.750 TL. nakit vererek geri kalan miktar için sahte olarak düzenlendiğini bildikleri Türkiye İş Bankası Kırklareli Şubesine ait keşide yeri bulunmayan, 11.12.2006 keşide tarihli, keşideci ” …” olan katılan “…r ” emrine yazılı 6.000 TL meblağlı… seri numaralı çeki verdikleri, akabinde hayvanları kamyonete yükleyerek olay yerinden uzaklaştıkları, katılanların suça konu sahte çekin bedelini almak için bankaya müracaat ettiklerinde; çekin sahte olarak tanzim edildiği, çekin ait olduğu bankanın bu çek hesabının 2002 yılında kapandığı ve çek defterinin de imha edilmesi gerekirken bir şekilde hurdaların içine alındığının bildirildiği anlaşılan olayda;
1-Sanıklar hakkında özel belgede sahtecilik suçundan kurulan hükmün temyiz incelenmesinde;
Suça konu çekin, TCK’nın 692. maddesinde öngörülen ve bulunması zorunlu unsurlardan olan “keşide yerinin” belirtilmemesi nedeniyle, kambiyo senedi vasfında olmadığı anlaşıldığından, sanıkların eylemlerinin özel belgede sahtecilik suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o Yer Cumhuriyet savcısı ve sanıklar müdafiilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA,
2-Sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükmün temyiz incelenmesinde;
Sanıkların, katılanlardan satın aldıkları hayvanlar karşılığında, keşide yeri yazılı olmayan 6.000 TL değerindeki çeki verdiği, çekin bankaya ibrazında sahte olduğunun belirlendiği, sanıkların sahte çek karşılığında kendilerine menfaat temin ettikleri ve eylemin bu haliyle 5237 sayılı TCK’nın 158/1-f maddesinde belirtilen banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin, çekte bulunması gereken zorunlu unsur yokluğu nedeniyle sanıklar hakkında basit dolandırıcılık suçundan hüküm kurularak eksik ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısı ve sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.06.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.