Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/13275 E. 2015/27211 K. 22.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/13275
KARAR NO : 2015/27211
KARAR TARİHİ : 22.06.2015

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, sahtecilik
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanıklardan … ile …’in müşterek çocuğu olan …’in 30.04.2008 tarihinde (1 gün), … ile …’ın müşterek çocuğu olan …’in 30.04.2008 tarihinde (1 gün), … ile …’ın müşterek çocuğu olan …’ın 29.04.2008 ve 30.04.2008 tarihleri arasında (2 gün), … ve …’nın müşterek çocuğu olan …’nın 26.04.2008 ve 27.04.2008 tarihleri arasında (2 gün) ve sanıklardan …’ın 26.04.2008 ve 27.04.2008 tarihleri arasında (2 gün) çalışmadıkları halde sanık …’na ait kuaför salonunda sahte olarak sigortalı gösterildiklerinin iddia edildiği olayda; sanıkların soruşturma ve kovuşturma sırasındaki birbirlerini doğrulayan anlatımları dikkate alındığında sigortalı gösterilen kişilerin, adı geçen işyerinde fiilin çalışmadıklarına dair delil bulunmaması yanı sıra, 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince hiçbir sosyal güvencesi bulunmayan 18 yaşından küçüklerin tedavi masraflarının kurum tarafından karşılanması gerektiğinden sigortası yapılan çocuklar yönünden kurum aleyhine zarar doğurucu bir durumunun söz konusu olmaması, yine Sigortalı Tescil ve Hizmet Daire Başkanlığı’nın 10.04.2008 tarih ve 2008/7 e-sigorta yazılarıyla, SGK memurlarına araştırma yapma zorunluluğunun getirilmesi ile erken emekliliğe olanak sağlamak amacıyla ilgili kanunun yürürlüğü öncesinde sigortalı gösterilmesinde kurumun gelecekte muhtemel bir zararının olup olmayacağının belirlenmesinin mümkün olmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanıklar hakkında sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından verilen beraat kararlarında bir isabetsizlik görülememiştir.
Sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 22.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.