Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/13209 E. 2015/27244 K. 22.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/13209
KARAR NO : 2015/27244
KARAR TARİHİ : 22.06.2015

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Katılan …’ın yetkilisi olduğu … San. Tic. Ltd. Şirketinde satış ve dağıtım temsilcisi olarak azledildiği 27.06.2006 tarihine kadar görev yapan sanığın, önceden şirket tarafından kendisine verilen yetkinin kaldırıldığı hususunu mağdurlar … ile …’den gizleyerek, katılan …’e ait olup İstanbul ili Bakırköy ilçesinden 05/05/2006 tarihinde çalınan 21.07.2006 keşide tarihli ve 13.500.00 TL meblağlı sahte çeki bir şekilde elde ederek, çekin arkasına … isimli şirketin kaşesini vurduktan sonra ciro ederek şirketin kira borcuna karşılık mağdur …’ye verdiği, mağdur …’nin de bu çeki borcuna karşılık mağdur …’e ciro ettiği, çekin ibrazında ödemeden men talimatı nedeniyle yapılan icra takibi sonrası mağdur …’in çekin bedelini … isimli şirketten tahsil ettiği olayda;
Sanığın çeki yetkili olduğu dönemde şirketin müşterisinden aldığını ve kira borcuna karşılık Şinasi’ye ciro ettiğini savunması, mağdur …’nin çeki 2006 yılı Nisan veya Mayıs ayında aldığını ve borcuna karşılık olarak 10-15 gün sonra mağdur …’e verdiğini beyan ettiği, Mağdur …’in çeki icra marifetiyle katılan …’ın temsilcisi olduğu … isimli şirketten tahsil ettiğini ifade ettiği, Aksaray İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2007/90 Esas sayılı katılan …’in açmış olduğu imzaya itiraz davasında alınan 05/06/2009 tarihli Adli Tıp raporunda çekteki keşideci imzasının hesap sahibi olan katılan …’e ait olmadığının tespit edildiği, anılan icra hukuk yargılamasında … isimli şirketin cevap dilekçesinde çekin cirantaları …ve … kardeşlerin müşterileri olduğunu beyan etmeleri, katılan … vekilinin 08/01/2009 tarihli şikayet dilekçesinde, sanığın yetkisini aşarak şirket ile ilgisi olmayan şahıslarla bile şirket kaşesini kullanmak suretiyle borç ilişkisine girdiğini ve şirketi haksız borçlandırdığını bu nedenle hakkında birçok şikayette bulunduklarını ve yargılamanın devam ettiğini beyan etmeleri karşısında, maddi gerçeğin şüpheye yer bırakmayacak şekilde açığa çıkarılması bakımından suça konu çekte imzası bulunan cirantalar …ve …’in olayla ilgili beyanları alınarak, çekteki ciro imzalarının cirantalara ait olup olmadığını hususunda bilirkişi raporu alınması, mağdur … ile … şirketi arasında kira sözleşmesi ve buna dayalı kira alacağının var olup olmadığı, çeklerin … isimli şirket kayıtlarında bulunup bulunmadığı, hangi ticari ilişkiye istinaden ve hangi tarihte sanık tarafından alındığı ve ciro edildiğinin araştırılması, sanık hakkında … şirketi aleyhine usulsüz olarak borçlandırıcı işlem yapması nedeniyle 08/01/2009 tarihli şikayet dilekçesinde de belirtilen soruşturma ve dava dosyalarının onaylı örneği getirtilip TCK’nın 43. maddesinin uygulanma ihtimalinden dolayı gerektiği takdirde birleştirme kararı verilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken ek sik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan … vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22/06/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.