Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/13129 E. 2015/27556 K. 25.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/13129
KARAR NO : 2015/27556
KARAR TARİHİ : 25.06.2015

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanık …’ün, suça konu Akbank Tekirdağ Şubesine ait Z0077011 seri nolu çeki bilinmeyen bir şekilde İstanbul İlinden boş bir halde temin ederek diğer sanıklara teslim ettiği, sanıklardan …, … ve …’ın çekin arka yüzünde bulunan … cirosundaki ve … Cep Shop kaşesi ile kaşe üzerinde bulunan imzaları attıkları, akabinde sanık …’in çekin ön yüzünde bulunan yazı ve imzaları tanınmayan başka bir kişiye doldurttuğu, daha sonra sanıklar … ve Hayrettin’in 20.10.2008 keşide tarihli ve 12000 TL meblağlı olarak tanzim edilen çeki temyiz dışı sanık …’a 6000 TL’ye sattıkları, sanık …’ın da söz konusu çeki tahsil etmek için muhatap bankaya ibraz ettiğinde sahte olduğunun anlaşılması üzerine çek bedelini tahsil edemediği, bu şekilde sanıkların fikir ve eylem birliği içinde hileli hareketler yaparak menfaat temin etmeye çalışmak suretiyle üzerlerine atılı nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda,
1- Sanıklar …, …, …, … hakkında özel belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Sanık savunması, katılan ifadesi, çek fotokopisi, ilgili banka yazısı, ekspertiz ve bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre suçun sanıklar tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık … müdafii ve sanıklar …, …, …’ın temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2- Sanık … hakkında özel belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Sanık savunması, katılan ifadesi, çek fotokopisi, ilgili banka yazısı, ekspertiz ve bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Tekerrüre esas alınan sabıkada yer alan karşılıksız çek keşide etme suçunun, 6273 sayılı Kanun ile suç olmaktan çıkartılarak idari yaptırıma dönüştürülmüş olduğu ve silinme koşullarının oluştuğu dikkate alınarak, tekerrür uygulaması yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından tekerrür ile ilgili kısımların çıkartılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3- Sanıklar …, …, …, …, …, … hakkında dolandırıcılık ve sanık … hakkında özel belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
a-) Sanıklar …, …, …, …, …’ın söz konusu dolandırıcılık eylemini bankanın maddi varlığı olan çeki kullanmak suretiyle işlediklerinin anlaşılması karşısında, eylemlerine uygun olan TCK’nın 158/1-f,son maddeleri uyarınca mahkumiyetlerine karar verilmesi gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşerek yazılı şekilde basit dolandırıcılık suçundan mahkumiyetlerine hükmolunması,
b-)Sanık … hakkında tekerrüre esas alınan sabıkada yer alan karşılıksız çek keşide etme suçunun, 6273 sayılı Kanun ile suç olmaktan çıkartılarak idari yaptırıma dönüştürülmüş olduğu ve silinme koşullarının oluştuğu dikkate alınarak, tekerrür uygulaması yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
c-)Sanık …’in hüküm tarihinden sonra 5.5.2012 tarihinde öldüğünün UYAP’tan temin edilen nüfus kaydından anlaşılması karşısında, hakkında açılan kamu davasının 5237 sayılı TCK’nın 64/1.maddesi uyarınca düşürülmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafii ile sanıklar …, …, …, … ve …’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı itibariyle sanıkların kazanılmış haklarının CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca saklı tutulmasına 25.06.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.