Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/13118 E. 2014/17448 K. 28.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/13118
KARAR NO : 2014/17448
KARAR TARİHİ : 28.10.2014

Tebliğname No : 11 – 2009/106534
MAHKEMESİ : Küçükçekmece 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 27/06/2008
NUMARASI : 2005/1324 (E) ve 2008/462 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin,güvenilirliğini sağlamak amacıyla,bu suçun,tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi,TCK’nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir.Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.
Türk Ticaret Kanunun Madde 14 de,Tacir;
“(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.
Ticaret şirketleri,aynı yasanın Madde 124 de
”(1)Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.
Kooperatif yöneticilerinin,kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir.Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler kanunun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır
Madde55 – Yönetim Kurulu, kanun ve anasözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır.Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır.Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.
Bu suçun oluşabilmesi için,Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir.Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir.Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.
Sanıklardan Ş.. T..’ın, diğer sanık Bahaddin’e borçlu olduğu ve ekonomik yönden güç durumda bulunduğu; bunun üzerine sanıklar A.. E.., R.. K.. ile ortak ticaret yapma yönünde anlaştığı, bu iş için sanık Bahaddin’den 6.000.00 TL para ve güvence senedi alıp sanık A.. Ö..’ın yetkilisi olduğu C. Taşımacılık Limited Şirketine ait belge ve vergi kayıtlarını kullanarak olağan bir işletme görüntüsü altında yoğurthane caddesi, N.281- G. adresinde iş yeri işletmeye başladıkları; sanık A.. E..’in Y. T. adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanı ve ikametgah belgesine dayalı olarak sahte kimlik bilgileri ile müşterilerle görüştüğü, alarm cihazı satışı yapan şikayetçi ortaklık ile görüşen sanıkların kendilerinden bayilik istedikleri, ardından ortaklıktan aldıkları alarm cihazlarını gerçekte var olmayan kişiler adına düzenledikleri resmi belge niteliğindeki sahte bonolar karşılığında müşterilere sattıklarının söyleyerek ortaklıktan aldıkları alarm cihazlarının büyük bir kısmını sanık Bahaddin’e verdikleri; şikayetçi ortaklığa güven telkin etmek için çok sayıda GSM aboneliği sağlayıp bonoların ve satışların gerçekliğini doğrulamak için bu numaralarla şikayetçi ortaklık yetkilileri ile görüşmeler yaptıkları; taraflar arasındaki ticaret etkinliğinin çok büyümesi üzerine durumdan kuşkulanan şikayetçi ortaklık yetkililerinin sanıklarca müşteri olarak gösterilen kişilerin isimleri ve adreslerini kontrol edip bunların hayali olduğunu öğrendikleri iddia edildiği olayda; sanıkların şikayetçi şirket ile ticari ilişkilerini C. Taşımacılık Limited Şirketi üzerinden yürütmeleri karşısında, eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-h maddesinde düzenlenen suçu oluşturup oluşturmadığına ilişkin delillerin takdiri için yargılama yetki ve görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi’ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafilerinin itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca sanıkların ceza miktarı açısından kazanılmış haklarının gözetilmesine, 28.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.