Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/13055 E. 2015/27033 K. 17.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/13055
KARAR NO : 2015/27033
KARAR TARİHİ : 17.06.2015

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Bedelsiz senedi kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Bedelsiz senedi kullanma suçunun oluşabilmesi için;sanığın elinde borçlusunca bedelinin tamamı yada kısmen ödenmiş bir senet olmalı ve bunu kısmen veya tamamen ödenmemiş gibi tahsile sokması veya bir başkasına devretmesi gerekmektedir. Borcun bir bölümü ödenmiş ve geri kalan miktar için elinde tuttuğu senedi, tümü veya kalandan fazla miktarı için kullanan sanığın fiili de bedelsiz senedi kullanma suçunu oluşturacaktır.
Sanığın, … … isimli iş yerinin ortağı olduğu, katılanın bu iş yerinde diğer ortak olan tanık …’dan bir araç satın alarak kendi aracıyla takas ettiği ve geriye kalan 12.000 TL borcu için alacaklı kısmı boş bırakılmış 12.000 TL değerindeki senedi tanzim ederek tanık …’a verdiği, tanık …’ın senedi iş yerinde bulunan kasaya bıraktığı, katılanın bir süre sonra borcunu ödemesi üzerine tanık …’in 12.000 TL’yi aldığına ancak kasa anahtarı yanında olmadığı için senedi katılana iade edemediğine dair protokol düzenlediği, sanığın kasadan ele geçirdiği senedi borçlu bulunduğu tanık …’a tahsil etmesi amacıyla, alacaklı kısmına … yazarak verdiği, …’ın senedi icraya koyması üzerine katılanın borçlu olmadığı halde 9.000 TL ödeme yaparak senedi …’dan aldığı, bu suretle sanığın bedelsiz senedi kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Sanığın ifadesinde,senedin borcunun ödenip ödenmediğini bilmediğini, tanık …’ın piyasaya borçlanması nedeniyle şehirden ayrıldığını ancak kendisini arayarak evde bulunan çantayı almasını ve içerisindeki senetleri tahsil etmesini söylediğini beyan ettiği, bu beyanın …’ın eşi tanık … … tarafından doğrulandığı, alacak ve borç ilişkisinin katılan ile sanık arasında değil, katılan ile tanık … arasında olduğu ve senedin katılan tarafından …’a verildiği, …’ın ise, senedi sanığa verdiğini ve sanığın senedi kaybettiğini beyan etmesine rağmen, buna dair müracaatı olmadığı gibi bu konuda yazılı delil sunamadığı ve asıl sorumluluğun …’a ait olduğu anlaşılmakla, sanığın senet bedelinin ödenip ödenmediğine dair bilgisi olduğu husunun şüphede kaldığı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 31/03/2009 tarih ve 2008/6-256 Esas ve 2009/79 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “şüpheden sanık yararlanır” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulunun, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlı olduğu, gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olan olaylar ve iddiaların, sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı, ceza mahkumiyetinin, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanarak ve diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanması gerektiği, bu ispatın hiçbir kuşku ve başka bir türlü oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olması gerektiği, yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmanın, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına geleceği dikkate alınarak, 5271 sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca diğer hususlar gözetilmeden BOZULMASINA, 17/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.