Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/128 E. 2014/14113 K. 08.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/128
KARAR NO : 2014/14113
KARAR TARİHİ : 08.09.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/339763
MAHKEMESİ : Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/06/2010
NUMARASI : 2010/162 (E) ve 2010/208 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehin etmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Sanığın İstanbul Barosuna bağlı olarak avukatlık yaptığı, Lüleburgaz Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 2002/821 esas, 2006/463 karar sayılı dosyasında dosyamız katılanı olan 11 kişinin vekili olarak davayı takip ettiği, 20.6.2006 tarihinde verilen tazminat kararı sonrasında Bakırköy 8.İcra Müdürlüğünün 2006/6490 esas sayılı dosyasında icra takibine giriştiği, 11.7.2006 günü bu dosyadan reddiyat makbuzu ile 156.203.68 TL para çektiği, bu paradan 49.000 TL yi banka yolu ile Salihli’de oturan S.. N..’a gönderdiği, hak ettiği ücretten fazla parayı uhdesinde tutarak katılanlara iade etmediği iddia edilen olayda; sanığın S.. N.. ve Ö.. N..ile imzaladığı vekalet sözleşmesine göre Lüleburgaz İş Mahkemesi dosyasında %25 vekalet ücreti olarak anlaştığını, hiçbir masraf ve vekalet ücretini katılanlardan almadığını, bu dosya ile birlikte Lüleburgaz Asliye Ceza Mahkemesinin 2001/937, Kırıklareli Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/95, Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2001/991 Esas sayılı dosyalarında şikayetçi/müdahil ve davacı vekili olarak bulunduğunu, ayrıca S.. N.. ve çocukları için de dul ve yetim aylığı bağlanması konusunda SSK ile yazışmalar ve işlemler yaptığını, söz konusu işlemler için yaptığı masraf ve hak ettiği ücreti katılan S.. N..’ın da bilgisi dahilinde tahsil ettiği paradan mahsup ederek katılanlara gönderdiğini, katılan S.. N..’ın bütün paraların teslim edildiğine dair 24/07/2006 tarihli ibraname gönderdiği, icra dosyasında teminat altına alınan 103.000 TL’nin de sonradan katılanlara ödendiğini uhdesinde haksız yere para tutmadığını, fazladan üzerinde tuttuğu iddia edilen paranın mahkeme tarafından belirlenmesi halinde iadeye hazır olduğunu savunması ve buna ilişkin evrakları dosyaya ibraz etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak sanığın katılanlar adına yaptığı iş ve dava takiplerinden dolayı ne miktarda alacağı olduğunun tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda cezaların içtimaına ilişkin bir hüküm bulunmadığı ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 99. maddesinde “hükmolunan her bir ceza diğerinden bağımsızdır, varlıklarını ayrı ayrı korurlar” hükmünü içerdiği gözetilmeden, adli para cezalarının toplanmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılanlar vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08/09/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.