Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/12785 E. 2015/27079 K. 18.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/12785
KARAR NO : 2015/27079
KARAR TARİHİ : 18.06.2015

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Şikayetçi-katılan … B.’nin temsil-ilzama yetkilisi olduğu belirtilen … Sebze ve Meyve… Ltd. ticari ünvanlı şirketin, Garanti Bankası, Antalya Hal. Şubesi nezdinde bulunan hesabından düzenlenmiş görünen (aslı … seri no.lu çek şeklinde 1.500 TL bedelli, 09.02.2008 keşide tarihli olarak, 21.11.2007 tarihinde … Tarım… Ltd. namına düzenlenmiş bulunan ve 11.02.2008 tarihinde bankaya ibraz edilen) ve 09.07.2009 ve 26.04.2011 tarihli bilirkişi raporlarına göre “tamamen sahte” hazırlandığı (ikiz çek olarak) tespit edilen, aldatma kabiliyeti olduğu bildirilen suça konu çek yaprağını 05.03.2008 keşide tarihli, 8.275 TL. bedelli, hamiline (ve fakat çek arkasında hiçbir ciro olmaksızın) şekilde düzenleyip, fikir-eylem birliği içinde olduğu söylenen 09.10.2009 tarihinde vefat etmiş arkadaşı-sanık …’e bankadan sorması ve tahsil etmesi için vermesi, onun vasıtasıyla (beraat kararı verilen diğer sanık … ile giderek) 04.02.2008 tarihinde bankaya ibrazını sağlaması eylemlerinin “Nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs” ve “Resmi belgede sahtecilik” suçlarını oluşturuğu iddia edilen somut olayda;
I)”Resmi belgede sahtecilik” suçundan verilen “mahkumiyet” hükmüne yönelen sanık … müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
II)”Nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs” suçundan verilen “mahkumiyet” hükmüne yönelen sanık … müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince:
13.07.2009 tarihli iddianamedeki, soruşturma kapsamına uygun olarak dava açan tavsif ve suça konu çek yaprağı arkasında herhangi bir cironun bulunmaması ve Cumhuriyet savcısının esas hakkında mütalaasına uygun olarak karar verildiğinin belirtilmesi karşısında tebliğnamedeki 1 no.lu bozma düşüncesine iştirak olunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Suçtan elde edilen (elde edilmesi amaçlanan) haksız menfaat miktarının belli olması halinde; adli para cezasının belirlenmesinde tespit olunacak temel tam gün birim sayısının, haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde bu miktara yükseltilerek takdir olunacak “tam gün sayısı” üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak gün sayısı ile bir tam gün karşılığının TCK’nın 52. maddesi çerçevesinde, 20-100 TL arasında tayin olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerektiğinin nazara alınmaması suretiyle yazılı şekilde uygulama yapılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak; yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkrasında yer alan 4- no.lu ana paragrafının ikinci paragrafının hükümden çıkartılması, üçüncü paragrafındaki “16.550 TL” ibaresinin çıkartılıp yerine “827 tam gün” ibaresinin yazılması, dördüncü paragrafındaki “8275 TL” ibaresinin çıkartılıp “4.113 tam gün” ibaresinin yazılması, beşinci paragrafındaki “6895 TL” ibaresinin çıkartılıp yerine “3.44 tam gün” ibaresinin yazılması ve bu paragraftan sonra gelmek üzere “Sanığa hükmolunan 3.44 gün adli para cezasının TCK’nın 52/2. maddesi gereğince; günlüğü, sanığın ekonomik durumuna göre ve takdiren 20 TL üzerinden 6.880 TL adli para cezası olarak belirlenmesine,” paragrafı yazılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.