Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/12771 E. 2015/26309 K. 04.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/12771
KARAR NO : 2015/26309
KARAR TARİHİ : 04.06.2015

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Fortis Bank A.Ş. Toptancılar Sitesi şubesi ve Halkbank Sanayi Sitesi şubesi nezdinde iki ayrı hesabı bulunan Valco Dış Ticaret… Ltd. ticari ünvanlı şirketin temsil-ilzâma yetkilisi olduğu bildirilen sanığın, suça konu 02.10.2007 keşide tarihli (Fortis A.Ş.), 34.780 TL. bedelli, 0069170 seri no’lu (13.09.2007 tarihi itibariyle ödemeden men talimatı verilmiş) Omay… Ltd. ünvanlı şirketin lehtar gözüktüğü (birinci cirantacısı Omay… Ltd. ikinci cirantacısı Alboküm… A.Ş. olan) çek yaprağı ile 14.11.2007 keşide tarihli, 32.000 TL. bedelli, 1705191 seri no’lu, yine Omay… Ltd. ünvanlı şirketin lehtar gözüktüğü (09.11.2007 ibraz tarihli) (birinci ve ikinci cirantacıları aynı olan) çek yaprağını 12.01.2010 tarihli (İzmir 29. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/479 E; 2010/26 K sayılı dosyasına sunulan) bilirkişi raporu içeriğine göre; keşideci imzası kendisine ait olmayacak şekilde düzenletip Omay… Ltd. ve Alboküm… A.Ş. ünvanlı şirketler tarafından kullanılarak tedavüle girmesini sağlayıp, katılan bankanın 3. Sanayi Sitesi şubesi kredi müşterisi Alboküm… A.Ş. lehine (kredi alımında) haksız yarar sağlaması eylemlerinin “nitelikli dolandırıcılık”; “Resmi belgede sahtecilik” suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak; suça konu çek yapraklarının yer aldığı çek karnelerinin hangi tarihte kim tarafından ilgili bankalardan teslim alındığının öğrenilmesi varsa belgesinin getirtilmesi, suça konu çek yapraklarının ikinci ciranta Albokim… A.Ş.’nin katılan bankanın 3. Sanayi Sitesi şubesi nezdinde açtırdığı krediye teminat olarak verilip, kullanıldıkları ileri sürülmekle; öncelikli krediye ilişkin sözleşme ve eklerinin onaylı örneklerinin getirtilmesi, suça konu çek yapraklarının hangi tarihte banka tarafından teslim alındığının belirlenmesi, birinci ikinci ciranta sahipleri olarak bildirilen Atilla-İlker Tüzomay adlı kişilerin iddia ve savunmalar doğrultusunda tanık olarak dinlenmeleri, çeklerin Valco Dış Ticaret Ltd. ile Omay… Ltd. arasında oluşan ve fakat sonuçlanmadığı savunulan ticari ilişki çerçevesinde verildiği sanığın 14.07.2008 tarihli polis ifadesinde belirtilmekle bu ticari ilişkiyi kanıtlar sipariş formu vb. belgelerin teminine çalışılması, çeklerdeki yazı-rakam ve imzaların sanık veya Omay… Ltd., Alboküm… A.Ş. temsilcilerine ait olup olmadığı hususunda uzman bilirkişiden usulünce yeniden rapor aldırılması, sanığın İzmir 1. Asliye Ticari Mahkemesinin 2010/685 E. sayılı dosyasında açtığı bildirilen davanın akıbetinin öğrenilmesi, getirtilip incelenerek, ayrıntılı özetinin tutanağa geçirilmesi toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturmayla yazılı biçimde kararlar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.