Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/12721 E. 2015/26117 K. 02.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/12721
KARAR NO : 2015/26117
KARAR TARİHİ : 02.06.2015

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığa hükmedilen cezanın nev’i ve miktarına göre yasal koşulları bulunmadığından, katılan vekilinin duruşmalı temyiz inceleme isteminin, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 318. Maddesi uyarınca reddine karar verilerek yapılan incelemede,
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir.
Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir
Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanık …’ın hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen … ile birlikte ortak ayakkabı dükkanı işlettikleri, …’a ait çekin sanık tarafından işyerinden alınarak çek hesabı sahibinin bilgisi ve rızası olmadan keşide edilip toptan ayakkabı ticareti yapan katılan …’a verildiği, sanığın çek bedeli kadar ayakkabı aldığı, …’ın çeki bankaya ibrazında karşılığının bulunmaması üzerine çekte keşideci olarak gözüken çek hesap sahibi … hakkında karşılıksız çek keşide etmek suçundan suç duyurusunda bulunduğu, yapılan soruşturmanın …’ın suça konu çekteki imzanın kendisine ait olmadığını, sanık … ile ortak olduklarını, çeklerinin her iki dükkanda da açık olan kasada bırakıldığını, suça konu çekinde bu çeklerden olduğunu, çekteki keşideci imzasının sanık ……’a ait olduğunu, kendisinin sanığa çek keşide etmesi için yetki vermediğini ve bilgisi dışında keşide edilmesine rızasının da olmadığını söylediği, sanık … …’ın ise çekteki keşideci imzasını kabul ederek çek sahibi ortağı olduğunu söylediği …’ın bilgisi dahilinde çeki düzenleyerek verdiğini, borcunu da halen ödeyemediğini beyan ettiği, sanığın bu şekilde çek hesabı sahibi tarafından verilmiş yasal bir yetki ve rıza bulunmaksızın suça konu çeki tanzim ederek resmi belgede sahtecilik ve çeki aldığı mala karşılık vermek suretiyle dolaşıma sürerek nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediği iddia edilen olayda; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi için,
1-Sanık çek hesabı sahibi ve ortağı olduğunu söylediği …’ın rızası dahilinde çeki keşide ettiğini, daha öncede bu şekilde çek keşide edip ödendiğini beyan etmesi, …’ın da sanık ile iş ilişkisine dair çelişkili beyanlarda bulunması karşısında, sanığın savunması doğrultusunda ilgili bankadan Hüsnü Apaydın hesabından sanık tarafından keşide edilip ödenen çek bulunup bulunmadığının araştırılması,
Kabule göre de;
2-5271 sayılı CMUK’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken, aynı maddenin 6.fıkrası gereğince “Sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda bir kanaate varılması ve suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilip giderilmediği” hususlarını irdeleyen gerekçeye dayandırılması gerektiği, sanığa yüklenen resmi belgede sahtecilik suçlarından doğan maddi bir zararın bulunmadığı da gözetilerek sabıkasız olan sanık hakkında 5271 sayılı CMUK’nın 231. maddesinin 6.fıkrasının (b) bendinde belirtilen sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” koşulunun oluşup oluşmadığı hususu değerlendirilerek sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken şikayetçinin zararının giderilmemiş olduğu gerekçesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.