YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/12668
KARAR NO : 2013/11211
KARAR TARİHİ : 17.06.2013
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mala Zarar Verme, Görevi Yaptırmamak için Direnme
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dosyanın incelenmesinde, sanığın vekaletname ile atadığı avukatının Salihli 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki yargılamaya katıldığı ancak görevsizlik kararı üzerine İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesince yürütülen yargılamada duruşmaya çağrılmadığı gibi yargılamaya katılmadığı nitekim sanık talimatla dinlendiğinde de avukat istemediği, avukata yalnızca gerekçeli kararın tebliğ edildiği bu durumda sanığın Av. …’un bu davada müdafiisi olduğundan bilgisinin bulunmadığı anlaşılmakla, avukata yapılan tebligatın sanık açısından temyiz süresini başlatmayacağı, buna göre müdafinin temyiz isteminin reddine dair 06/09/2012 tarihli ek kararın hukuken yok hükmünde bulunduğu ve sanığın öğrenme üzerine yaptığı 06/03/2013 günlü temyiz isteminin süresinde olduğunun kabulü ile asıl hükmün incelenmesinde,
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
5237 sayılı TCK’nun “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar ”başlıklı birinci bölümünde, 265. maddesi ile düzenlenen; “Görevini Yaptırmamak İçin Direnme” suçuyla korunan hukuki yarar, kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup; bu suçta, kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi
özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır. Maddede düzenlenen görevini yaptırmamak için direnme suçu, seçimlik hareketli bir suç olup kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir ve/veya tehdit kullanılması ile suç oluşmaktadır.
Bu suçun oluşabilmesi için, öncelikle engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması zorunludur. Zira madde, kamu görevlisinin yerine getirdiği herhangi bir iş için değil, görevine giren bir iş için koruma sağlamaktadır. Cebir, kamu görevlisine karşı fiziki güç kullanılmasıdır. Cebrin sınırı, kasten yaralama suçunun temel şekli veya daha az cezayı gerektiren hâli kapsamında değiştirilebilecek boyutta olmasıdır. Cebirle, kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet verilirse,fail ayrıca bu suçtan da beşinci fıkra uyarınca cezalandırılacaktır. Cebir veya tehdidin alenî olması şart değildir. Bu manada cebir ve tehdit, kamu görevlisinin görevini yerine getirmesini engellemeye elverişli, doğrudan kamu görevlisine yönelik ve ortadan kaldırılmadığı sürece göreve devam edilmesine engel olan güç kullanılmasını ifade eder.
Somut olayda; olay tarihinde yasa dışı terör örgütü faaliyeti çerçevesinde TCDD trenine taş atılması ihbarı üzerine olay yerine görevli polis memuru müştekiler geldiğinde, sanığın, kendisi ve arkadaşlarının yakalanmasını, haklarında işlem yapılmasını engellemek için taş atması, ekip otosunun ve tren vagon camlarının kırılmasına neden olarak zarar vermesi şeklinde gerçekleşen eyleminin mala zarar verme ve görevliye direnme suçlarını oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde isabetsizlik görülmemiştir.
Sanığın katılan TCDD kurumuna ait trenine ve müştekilerin ekip otosuna ayrı ayrı zarar verdiği halde TCK”nın 152/1-a maddesi ile iki kez ceza tayini yerine bir kez uygulama yapılması, birden fazla müşteki görevliye karşı direnme eyleminde TCK’nın 43. ve koşulları bulunduğu halde 265/4 maddesinin uygulanmaması aleyhte temyiz bulunmadığından bozma nedeni sayılmamış ve mahkemece sanık hakkında gerek 3713 sayılı Kanunun gerekse de “kişiliği, suçun işlenmesinden sonra yargılama sırasındaki gözlenen hali v.s denilmek suretiyle ayrıca TCK’nın 51. maddesinin uygulanmama gerekçeleri gösterilerek ertelenmeye yer olmadığına karar verilmiş bulunmakla, tebliğnamedeki bu hususa ilişkin bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, 17/06/2013 gününde oybirliği ile karar verildi.