Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/12613 E. 2015/26241 K. 03.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/12613
KARAR NO : 2015/26241
KARAR TARİHİ : 03.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, şantaj
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, internet yoluyla tanıştığı katılan …’ya kendisini Serkan ismiyle ve teğmen olarak tanıtıp, güvenini kazandıktan sonra evleneceklerini ancak bunun için para göndermesi gerektiğini söylediği, sanığa güvenen katılanın farklı tarihlerde sanığa çeşitli miktarlarda para verdiği, sanığın buluşmaları sırasında katılana ait özel görüntüleri kaydedip, görüntüleri ailesine göstereceğini söyleyerek para istediği, katılanın korkarak 4.800 TL parayı sanığa verdiği, bu suretle sanığın dolandırıcılık ve şantaj suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
1- Sanık hakkında şantaj suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik temyiz incelemesinde;
5271 sayılı CMK’nın 231.maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin karara karşı aynı kanunun 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından 5271 sayılı CMK’ nın 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuran sanığın haklarını ortadan kaldırmayacağından temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için, dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,
2- Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık ikrarı, katılan beyanı, yakalama tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre, sanığın zincirleme nitelikte dolandırıcılık suçunu işlediğine yönelik kabulde ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 06.04.2010 tarih ve 2010/4-71 Esas, 2010/76 Karar sayılı ilamında belirtildiği gibi; hapis cezasının ertelenmesinde, maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkemece bir deneme süresinin belirlenmesi zorunlu olup, bu sürenin belirlenmemesi veya eksik belirlenmesinin, aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek bozma öncesi kararda bir yıl denetim süresi belirlenmesine rağmen bozma sonrası kurulan hükümde üç yıl denetim süresi belirlenmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Mahkum olduğu uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının a, b ve d bentlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 03/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.