Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/12507 E. 2015/26021 K. 01.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/12507
KARAR NO : 2015/26021
KARAR TARİHİ : 01.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum ya da kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanık …’ın … şirketinde çalıştığı, bir kısım abonelerin abonelik sözleşmesi yapıldığı sırada güvence bedeli olarak yatırdığı meblağların sanık tarafından belge düzenlenmek suretiyle iade edilmiş gibi gösterildiği, ancak iade edilmediği, belgeler üzerinde yapılan incelemeye göre bazı belgelerde sanığın imzasının bulunduğunun tespit edildiği, dosya kapsamından sanığın katılan şirket müşterisi olan tanık …’e ait nüfus cüzdanını bir şekilde temin edip altına “alacak iademi … alabilir” şeklinde şerh düşüp … adına sahte imzaladıktan sonra parayı çektiğinin iddia edildiği olayda; eylemin TCK 158/1-d maddesi kapsamındaki nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri tayin ve takdir görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olacağı gözetilerek “görevsizlik” kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 01/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.