Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/12135 E. 2015/27058 K. 17.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/12135
KARAR NO : 2015/27058
KARAR TARİHİ : 17.06.2015

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Katılan ile sanığın Büyükkale Tıp Merkezinde çalıştıkları sırada aralarındaki hukuki ilişki sebebiyle katılanın sanığa 28/04/2004 tanzim tarihli, 13/05/2004 vade tarihli 15000 TL’lik senet verdiği, sanığın bu senedin ödenmesi amacıyla icra takibi başlattığı, senedin keşide yerinin bulunmaması nedeniyle takibin durdurulduğu, daha sonra sanığın senedi kopyalayarak bazı bölümlerini doldurduğu, ödeme tarihini 04/01/2008 yaparak tekrar takip başlattığı, böylece sanığın katılana karşı nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;

1-Katılan vekilinin sanık hakkında verilen nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan hüküm yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığın savunmasında aralarındaki hukuki ilişki nedeniyle katılanın kendisine senet verdiğini beyan ettiği, bu hususun katılan tarafından da dolaylı olarak kabul edilmesi karşısında sanığın dolandırıcılık kastı ile hareket etmediği gerekçesine dayanılarak mahkeme tarafından verilen beraat kararında isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2-Katılan vekilinin ve Cumhuriyet savcısının sanık hakkında verilen resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hüküm yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığın savunmasında katılandan 15000 TL’lik senet aldığını, senedi takibe koyduğunu ancak senette adres ve ödeme yeri olmadığı gerekçesi ile takibin durdurulduğunu, daha sonra senedin renkli fotokopisini çektirerek adres ve ödeme tarihini doldurduğu ve yeniden takibe koyduğunu beyan ettiği, senetler üzerinde yapılan imza incelemesinde borçlu imzalarının katılana ait olduğu, senede sonradan dahil edilen yazı ve rakamların sanığın el mahsulü olduğu, yine alınan bilirkişi raporuna göre ise senedin iğfal kabiliyetine haiz olduğunun anlaşılması karşısında, sanık hakkında 5237 sayılı yasanın 204/1 maddesi gereğince mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, oluşa ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle beraatine dair yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. Maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.