Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/1162 E. 2014/15797 K. 30.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/1162
KARAR NO : 2014/15797
KARAR TARİHİ : 30.09.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/279625
MAHKEMESİ : Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 17/05/2011
NUMARASI : 2009/317 (E) ve 2011/114 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanıklardan Soner’in Suat ile birlikte hareket ederek M.. Y.. adına sahte kimlik hazırlıyarak ve bu isim adına çeşitli bankalarda hesap açtırdıkları, sonrasında başkalarına ait araçların fotoğraflarını kullanarak, internet yoluyla söz konusu araçlar için satılık ilanı vererek araçları satmak istediklerini belirtip müştekilerle telefonla irtibata geçtiklerinde pazarlık yapıp kaparo parası adı altında, M.. Y.. adına açtırdıkları hesaplara para aktarmalarını istedikleri ve daha sonra irtibata geçilen telefonu kapalı tutarak katılanlardan bu yolla menfaat temin ettikleri, bu şekilde katılan Übeydullah’ın sanıklar tarafından satış ilanı verilen araç için sanık Suat’ı aradığı ve 500 TL kaparo gönderdiği, katılan Abdulmecit’in sanıklarla anlaşarak önce M.. Y.. adına 500 TL kaparo gönderdiği ve sonrasında ertesi gün ise sanıkların istediği üzerine bu sefer F..K.. adına 700 TL kaparo gönderdiği, katılan Demet’in ilan üzerine M.. Y.. adına 500 TL kaparo gönderdiği, yine katılan Mahmut’un da M.. Y.. adına 500 TL kaparo gönderdiği, sanıkların kaparo adı altında gönderilen paraları banka şubesinden ve PTT şubelerinden çekerek menfaat temin ettikleri ve bu şekilde üzerlerine atılı suçu işlediklerinin iddia edildiği olayda,
Sanıkların eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-f maddesinde öngörülen bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de,
Sanık Soner’in eşi tarafından katılan Übeydullah’ın suç nedeniyle uğradığı zararın tazmin edildiği, bunun neticesinde katılanın yazılı beyanıyla zararının giderildiğini ve şikayetçi olmadığını beyan etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenebilmesi bakımından, sanıkların katılan Übeydullah’a karşı eylemleri nedeniyle etkin pişmanlık gösterip göstermediklerinin değerlendirilerek sonucuna göre TCK’nın 168. maddesinin uygulanmasının gerekip gerekmediğinin tartışılmadan, yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık Soner ve sanık Suat müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi gereğince sonuç ceza miktarı bakımından kazanılmış haklarının gözetilmesine, 30.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.