Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/1160 E. 2014/15792 K. 30.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/1160
KARAR NO : 2014/15792
KARAR TARİHİ : 30.09.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/20277
MAHKEMESİ : Şişli 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/02/2010
NUMARASI : 2006/1223 (E) ve 2010/15 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi,mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
G.. Oto isimli firması bulunan ve trafik müşavirliği yapmakta olan sanığın; 34 V… plakalı aracın devir işlemlerini yapması ve ayrıca 2005 yılı taşıt vergilerini ödemesi için aracı devir alan katılan tarafından adına havale edilen 2.000 TL parayı almasına karşın işlemleri yerine getirmediği gibi; hazırladığı “araç trafik tescil müracaat ve işlem formunu“ da katılana vererek işin yapılacağı izlenimini vermek suretiyle hileli davranışlarla kendisine haksız çıkar sağladığının ve bu şekilde üzerine atılı suçu işlediğinin iddia edildiği olayda,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın, trafik takip işlerini yaptığı, katılandan da söz konusu aracın tescil işlemlerini yapmak ve vergi borcunu ödemek için 2000 TL parayı teslim almasına rağmen, zilyedliğin devri amacı dışında aldığı para üzerinde tasarrufta bulunup vaadini gerçekleştirmemesi eyleminin TCK’nın 155/2. maddesinde tanımlanan “nitelikli güveni kötüye kullanma” suçunu oluşturduğu dikkate alınmadan yazılı şekilde “dolandırıcılık” suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMK’nın 326/son maddesi gereğince ceza miktarı bakımından sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına 30.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.