YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/10104
KARAR NO : 2013/12423
KARAR TARİHİ : 03.07.2013
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu malına zarar verme, kamu kurum ve kuruluşlarındaki eşya hakkında hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan,söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma suça konu şeyin amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Hırsızlık suçunda ise; menkul bir malın, sahibinin rızası dışında alınması, mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağdurun suç konusu eşya üzerindeki zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hale gelmesi söz konusudur.
Suça sürüklenen çocukların, … Köyü İlköğretim Okulunda öğrenci oldukları, okul müdürü olan katılanın 04/05/2008 tarihinde okulun bahçesinde bulunan çeşme musluklarının sökülmüş olduğunu tespit etmesi üzerine İlçe Jandarma Komutanlığına müracaat ettiği ve muslukları çalanları okulunda araştırması sonucu suça sürüklenen çocukların yaptığını tespit ettiği, suça sürüklenen çocukların ayrıca 2008 yılı Nisan ayının sonuna doğru aynı okulun pencere tellerini sökerek okul bando takımına ait zil ve borazanı alıp hurdacı yanında çalışan …’a sattıkları iddiasıyla yapılan yargılama sonucunda;
Suça sürüklenen çocuk … hakkında, kamu malına zarar verme suçundan açılan kamu davası ile ilgili herhangi bir karar verilmemiş ise de; bu hususta zamanaşımı süresi içerisinde bir karar verilmesi mümkün görülmüş; suça sürüklenen çocukların hüküm
tarihi itibariyle 18 yaşından küçük olmaları karşısında, yargılamanın kapalı oturumlarda gerçekleştirilmesi gerekirken oturumların açık yapılması ve hükmün aleni okunması suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 185. maddesine muhalefet edilmesi telafisi mümkün olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; suça sürüklenen çocuklar müdafiilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- 5395 Sayılı Kanun’un 3/a-2 maddesine göre kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuklar için suça sürüklenen çocuk ifadesinin kullanılması gerekirken sanık ifadesinin kullanılması,
2-Suça sürüklenen çocuk …’nun savunmalarında, diğer suça sürüklenen çocuk …’un okuldan musluk çalması eylemine katılmadığını, muslukları çaldıktan sonra …’a gösterdiğini ve satıp parasını paylaştıklarını beyan etmesi, suça sürüklenen çocuk …’un da aynı yönde ifade verdiğinin anlaşılması karşısında, suça sürüklenen çocuk …’un bu olaya iştirak ettiğine ilişkin delillerin nelerden ibaret olduğu karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümde TCK’nın 43. maddesinin uygulanması suretiyle cezada artırım yapılması,
3-Suça sürüklenen çocukların, kamu kurumu olan okuldan hırsızlık yapmaları şeklindeki eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nın 142/1-a maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu halde, aynı Kanun’un 142/1-a,b maddesi gereğince uygulama yapılması,
4- Gerekçeli kararda, suça sürüklenen çocuklar hakkında olayın oluş şekli, suçun işleniş biçimi göz önüne alınarak asgari hadden ceza tayin edileceği belirtildiği halde, kısa kararda alt sınırdan uzaklaşılarak ceza belirlenmesi suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılması,
5-Suça sürüklenen çocuklar hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümlerde 2 yıl 7 ay 7 gün olarak tayin olunan hapis cezalarından, TCK’nın 31/2. maddesi gereğince 1/2 oranında indirim yapılırken, hesap hatası sonucu 1 yıl 3 ay 18 gün yerine 1 yıl 3 ay 22 gün; suça sürüklenen çocuk … hakkında kamu malına zarar verme suçundan kurulan hükümde, 6 ay 15 gün olarak tayin olunan hapis cezasından, TCK’nın 62/1. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılırken, hesap hatası sonucu 5 ay 12 gün yerine 5 ay 27 gün hapis cezası belirlenmesi,
6-Suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuk … hakkında, üzerine atılı kamu malına zarar verme suçunun hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabilecek durumda olup olmadığı, bu fille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin
bulunup bulunmadığına dair rapor alınmadan, hırsızlık suçundan alınan rapor ile yetinilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
7- Suç tarihinde 12-15 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuk … hakkında, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35/1 ve Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20/2. maddesi gereğince zorunlu olan sosyal inceleme raporu alınmadan; 15-18 yaş grubundaki suça sürüklenen çocuk … hakkında ise, sosyal inceleme raporuna gerek görülmeme gerekçesinin kararda gösterilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
8-5237 sayılı TCK’nın 50/3. maddesi gereğince, fiili işlediği tarihte 18 yaşını doldurmamış olan suça sürüklenen çocuk … hakkında tayin edilen kısa süreli hapis cezasının, aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlarından birine çevrilmesinin zorunlu olduğunun gözetilmemesi,
9-Suça sürüklenen çocuk …’in suç tarihinde 15-18 yaş grubunda olması karşısında, hakkında TCK’nın 31/3. maddesi yerine aynı Kanun’un 31/2. maddesinin uygulanması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi gereğince kazanılmış hakkın gözetilmesine, 03.07.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.