Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/101 E. 2014/14508 K. 11.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/101
KARAR NO : 2014/14508
KARAR TARİHİ : 11.09.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/314853
MAHKEMESİ : Nurdağı Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/12/2009
NUMARASI : 2008/230 (E) ve 2009/359 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanık S.. T.. ile temyiz dışı sanıklar E.. T.. ve T.. C..’ün dolandırıcılık yapma hususunda daha önce aralarında anlaştıkları, bu çerçevede sanık Seçgin’in sevk ve idaresinde bulunan araçla mağdur İ.. D..’ye ait bakkal dükkanına gittikleri, burada sanık Seçgin’in araçta beklediği esnada diğer sanıklar Esen ve Tülay’ın söz konusu dükkana girerek iki adet kola almak istediklerini söyleyip 100 TL verdikleri, mağdurun da suça konu içecekler ile para üstü olarak 95 TL’yi sanıklara verdiği, ancak sanıkların kolanın pahalı olduğunu her yerde 1 TL’ye satıldığını söyleyerek satın almaktan vazgeçip paralarını istedikleri, mağdurun da para üstünü alarak sanıkların 100 TL’sini iade ettiği, paralarını alan sanıkların acele ile gelmiş oldukları araç ile kaçtıkları, mağdurun sanıkların vermiş oldukları para üstünü kontrol ettiğinde 45 TL olduğunu gördüğü, akabinde sanıkların mağdur S.. D..’e ait dükkana gittikleri, burada yine sanık Seçgin’in araçta beklediği esnada diğer sanıkların dükkana girerek iki tane kola almak istediklerini belirtip 100 TL verdikleri, mağdurunda kolalar ile para üstü olarak 95 TL’yi sanıklara verdiği, fakat sanıkların kolanın pahalı olduğunu, her yerde 1 TL’ye satıldığını beyan ederek satın almaktan vazgeçip paralarını istedikleri, mağdurun da 100 TL’yi verdiği halde sanıkların aldıkları 95 TL para üstünü 45 TL olarak verip 50 TL’sini iade etmedikleri, daha sonra araçlarıyla birlikte hızlı bir şekilde olay mahallinden kaçtıkları, bu şekilde sanığın temyiz dışı diğer sanıklar ile birlikte hareket ederek hileli hareketlerle mağdurları kandırıp haksız menfaat temin etmek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık savunması, mağdur ifadesi, teşhis tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Sanığın usulüne uygun savunmasının alınması ve hüküm fıkrasında mağdur S.. D.. yerine İ.. D.. yazılmasının mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olması nedeniyle tebliğnamedeki bu hususlarda bozma isteyen düşüncelere iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, üst Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Mağdurların, gerek soruşturma gerekse de kovuşturma aşamasındaki ifadelerinde, suçun tamamlanmasından sonra zararlarının sanıklar tarafından giderildiğini ve şikayetçi olmadıklarını belirtilmiş olmaları karşısında, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle fazla ceza tayini,
2-5237 sayılı TCK’nın 53/4. maddesi gereğince, kısa süreli hapis cezaları ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı aynı Kanunun 53/1 maddesinde gösterilen hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
3-Sanık hakkında hükmolunan cezaların TCK’nın 51/1. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildikten sonra sanığın tekerrüre esas sabıkası olduğu gerekçesiyle hükmolunan cezaların mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilerek hüküm fıkrasında çelişki oluşturulması,
Bozmayı gerektirmiş, üst Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.