YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9953
KARAR NO : 2014/3953
KARAR TARİHİ : 04.03.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/50668
MAHKEMESİ : Kütahya 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 23/06/2009
NUMARASI : 2008/483 (E) ve 2009/600 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; sanık T.. Y..’ın, evlenmek için bayan arayan katılanla bağlantı kurduğu, katılan’ı gerçek kimliği tespit edilemeyen bir kadın ile tanıştırıp, evlenmeye ikna olan katılandan 2.000 TL parayı aldıktan sonra bir bahane ile ortadan kaybolduğu, bu şekilde sanığın hileli söz ve davranışlarla ikna ettiği katılandan haksız menfaat sağladığı anlaşılmakla, atılı suçun sübut bulduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak,
Sanığın istinabe yoluyla alınan savunmasında ve temyiz dilekçesinde, katılan’a 1800 Tl ödemek suretiyle zararını karşıladığını ve katılanın da bu durumu kabul ettiğini belirtmesi karşısında; katılanın duruşmaya çağrılarak kendisine ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ne kadarının ödendiği, kısmi ödeme söz konusu ise, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına rızasının bulunup bulunmadığının sorulması ile sanığın etkin pişmanlık gösterip göstermediği hususların araştırılarak, 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinde düzenlenen “etkin pişmanlık” hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.