Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/9950 E. 2014/4724 K. 13.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9950
KARAR NO : 2014/4724
KARAR TARİHİ : 13.03.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/46092
MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Ağır ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/06/2009
NUMARASI : 2007/172 (E) ve 2009/180 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanıklardan C.. B..’nın suç tarihinde Sosyal Sigortalar Kurumu İstanbul İhtiyarlık Sigorta Müdürlüğü’nde aşçı olarak çalıştığı, sanık N.. G.. 01/01/1980 – 31/12/1992 tarihleri arasında aslında Bağ- Kur sigortalısı olmadığı halde, bu süreyi Bağ- Kur sigortalısıymış gibi göstererek, SSK’ daki süresine ekleyip emekli olmasını sağlama amacıyla sanık Ceylani’ye başvurduğu, adı geçen sanığın 11.000 TL para ve nüfus cüzdanı sureti ve ikametgah ilmuhaberi gibi belgeleri Nayit’ten aldıktan sonra temin ettiği hizmet süresini gösterir belgeyi sanık Nayit’e verdiği, sanığın bu belgeleri 21.12.2004 tarihinde SSK’ya ibraz etttiği, kendisine 01.11.2005 tarihinde 44 yaşını tamamladığında aylık bağlanacağının bildirilmesi üzerine, 16.11.2005 tarihinde yaşlılık aylığı için başvurduğu, yapılan incelemede Bağ-Kur İstanbul İl Müdürlüğüne ait hizmet belgesinin sahte olduğunun anlaşılması üzerine sanık Nayit’e aylık bağlanmadığı ve sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek kamu kurumu aleyhine dolandırıcılık suçuna teşebbüs ettiklerinin iddia edildiği somut olayda; suçun icra hareketlerinin, sanık Nayit’in 16.11.2005 tarihinde kuruma başvurması ile başladığının anlaşılması karşısında, sanıklar hakkında suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeyerek, suç tarihinde yanılgıya düşülerek, sanıklar hakkında, lehe olduğu değerlendirilen 765 sayılı TCK hükümlerince mahkumiyete hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık N.. G.. müdafii ve sanık C.. B..’nın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.