YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9872
KARAR NO : 2014/3986
KARAR TARİHİ : 05.03.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/59503
MAHKEMESİ : Şişli 1.Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 14/05/2009
NUMARASI : 2007/358 (E) ve 2009/652 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1) Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır.
Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde;
Katılan şirkette pazarlama elemanı olarak çalışan sanığın, 2006 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında birden fazla müşteriye teslim edilmek üzere fatura ve sevk irsaliyelerini tanzim ettirdiği toplam 32.129,87 TL değerindeki matbaa malzemesini sipariş sahiplerine teslim etmesi gerekirken satıp haksız olarak mal edindiği iddia ve kabul edilen olayda, sanık müdafiinin bilirkişi raporunun yetersiz inceleme ile düzenlendiğini, fatura ile mal çıkışı yapılmış görünen Meka isimli firmadan aldıkları belgede 2006 yılı itibarı ile anılan firmanın kayıtlarında herhangi bir tutarsızlığın bulunmadığının anlaşılmakta olduğunu, dolayısıyla katılan firmanın iddiasının doğrulanmadığını, son dönemde Azerbaycan’a faturasız satılan malların bedelinin tahsil edilememesi üzerine tüm zararın sanığa yüklenilmek istendiğini, sorunun buradan kaynaklandığını belirtmesi, bilirkişi incelemesinin sanık müdafinin belirttiği üzere yalnızca katılan firmanın defterleri dikkate alınarak yapılmış olması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından; katılan vekilinin şikayet dilekçesinde belirttiği ve sanığın mal çıkışı yaptığına ilişkin içerikle düzenlenen 14 ayrı faturada muhatap olarak görünen firmaların bu faturalarla sınırlı olarak ilgili ticari defter ve kayıtları bilirkişi heyeti vasıtasıyla incelenerek gerçekten de katılan firmadan suça konu fatura içeriğinde görünen malları sipariş edip etmediklerinin belirlenmesi, katılan firmanın yalnızca defterlerinin incelenmesi ile yetinilmeyip suça konu malın katılan firmaya girişi, stok kaydı ve depo çıkışlarına ilişkin ilgili belgelerin de incelenmesi suretiyle sanığın suça konu malı katılan firmadan çıkarıp çıkarmadığının araştırılıp kesin olarak tespitinden sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) Kabule göre de; kasten işlemiş olduğu suçtan, hapis cezasıyla mahkumiyetinin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin “a, b, c, d, e” bendinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, “kendi alt soyu üzerindeki” velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.