Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/9857 E. 2014/3766 K. 03.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9857
KARAR NO : 2014/3766
KARAR TARİHİ : 03.03.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/45123
MAHKEMESİ : Niğde Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/07/2009
NUMARASI : 2008/204 (E) ve 2009/204 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-i bendinde serbest meslek sahibi kişiler tarafından mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi hali nitelikli dolandırıcılık olarak kabul edilmiş,193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65/2 maddesinde serbest meslek faaliyeti sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır” şeklinde tanımlanmış, aynı kanunun 66. maddesi ise “serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabıdır” denilmiştir. Aynı yasanın 37. maddesinin 4. bendinde ise, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle uğraşanların bu işlerinden doğan kazançların bu kanunun uygulanmasında ticari kazanç sayılacağı belirtilmiştir. Kanunda kendi nam ve hesabına mesleğin gerektirdiği etik kurallara uygun olarak çalışması gereken kişilerin toplumda kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemeleri hali nitelikli dolandırıcılık olarak düzenlenmiş ise de, bu bendin uygulanabilmesi için failin serbest meslek mensubu olması ve dolandırıcılık suçunu da mesleği gereği kendisine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle işlemesi gerekir.
Somut olayda; katılan Yılmaz’ın satın aldığı patatesleri Iğdır iline göndermek üzere müşteki Yavuz’un işlettiği nakliye şirketinden araç istediği, sanık Naim’in kullandığı kamyonun gönderildiği ve sanığın kendini N.. K.. olarak tanıtıp ehliyetini, araç ruhsatını gösterdiği, irsaliye imzalayarak 22.730 kg patatesin sanığın kullandığı kamyona yüklenerek gönderildiği, daha sonra Iğdır adresine ulaşmadığının anlaşılması üzerine yapılan soruşturmada, nakliye yapan kamyon plakasının Tekirdağ ilinde başkası adına kayıtlı ve sahte olduğunun ortaya çıkması şeklinde gerçekleşen olayda,
Dosya içeriğine göre sanık aşamalarda; ehliyet ve nüfus cüzdanının olaydan önce çalındığını, kendisinin olayla ilgisinin olmayıp belgelerini çalan kişilerce eylemin yapılmış olabileceğini iddia etmiş ve savunmuş, çalınma ile ilgili temyiz aşamasında ibraz ettiği belge örneklerine göre 22/06/2006 tarihinde polise başvurduğunun anlaşılmasına, sanığın teslim sırasında verdiği ifade edilen cep telefonu numarasının M.. K.. adlı kişi adına kayıtlı bulunmasına göre gerçeğin ortaya çıkartılarak tüm kuşkuların giderilmesi için öncelikle savunmanın üzerinde durularak Mevlüt Kaya’nın bulunarak olaya ilişkin beyanının alınması, yine sanığın imzaladığı tanık Ahmet tarafından ifade edilen irsaliye belgesindeki imzanın sanığın eli ürünü olup olmadığı hususunda bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve taktiri gerekirken eksik soruşturmayla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03/03/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.