Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/9814 E. 2013/20532 K. 19.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9814
KARAR NO : 2013/20532
KARAR TARİHİ : 19.12.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Gerekçeli karar başlığına 11.07.2006 olarak yanlış yazılmış olan suç tarihinin kurum tarafından ödenen paranın tahsil edildiği son tarih olan 29.12.2005 olarak mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.

Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun Kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
01.05.2003 tarihinde Bingöl ilinde meydana gelen ve Elazığ-Karakoçan-Çelebi köyünde de etkili olan depremden hemen sonra Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nce 7269 sayılı Kanun’un 29. maddesi uyarınca, 01.05.2003 günü yapılan tespitte, sanığa ait konutun depremden dolayı ağır hasar görerek terk edilmiş olduğunun belirlendiği, hasarlı evlere ilişkin yapılan ilan üzerine sanığın, noterde düzenlenen vekâletname ile yetki verdiği temsilcisinin, 27.07.2003 tarihli basılı form olan ağır hasar talep ve taahhütnamesini doldurarak, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü’ne ibraz etmesi üzerine komisyonca 19.08.2003 tarihinde alınan karar gereği Ziraat Bankası Elazığ Gazi caddesi şubesine adına açılan hesabına yatırılan 9.700 TL’yi vekili aracılığıyla çektiği somut olayda; sanığın tek eyleminin Bayındırlık ve İskân İl Müdürlüğü’nce deprem nedeniyle yerleşim yerlerinin muhtar, ihtiyar heyeti ve teknik heyetçe teker teker gezilerek evinin hasar gördüğünün tespit edilip komisyonca hak sahibi olarak müracaatta bulunabileceğinin belirtilmesi üzerine başvuruda bulunmaktan ibaret olması karşısında, suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesine dayanan mahkemenin beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 19.12.2013 tarihinde oyçokluğu ile kara verildi.

Karşı Oy;

Sanık, Elazığ İli Karakoçan İlçesi Çelebi Köyünde ikamet etmediği halde; ahır olarak yapıldığı belirlenen taşınmaz için, evi ağır hasar görmüş gibi, ağır hasar talep ve taahhüt formu doldurup imzalayarak, 2003 yılı depreminden zarar görenlere yapılan konut yardımından yararlanmıştır. Bu husus dosya içeriği ile sübuta ermiş olup bu konuda ihtilaf yoktur. Ancak deprem mahallinin köy ihtiyar heyeti ve hasar tespit komisyonunca gezilerek sanığın zarar görenler listesine eklenmiş olması nazara alınarak suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle sanık hakkında verilen beraat kararı Dairemizce oyçokluğu ile onanmıştır.
Bu gerekçeye dayanan beraat ve onama kararlarına katılmam mümkün değildir.
Çünkü, sanığın eylemi köy ihtiyar heyeti ve zarar tespit komisyonu üyelerinin eylemlerinden bağımsız olarak irdelenmelidir.
Başka bir ifadeyle: Köy ihtiyar heyeti ve komisyon üyelerinin kötü niyetle sanığı korumak için sahte evrak düzenledikleri varsayıldığında; onların cezalandırılmış olup olmadıklarına bakılmaksızın sahte bilgiler içeren form doldurmak ve bu belgeyle, haksız kazanç temin etmek suretiyle sahtecilik ve dolandırıcılık suçunu işleyen sanığın cezalandırılması gerekeceği gibi, adı geçen heyet ve komisyonun iyi niyetle ve hataen sanık lehine rapor tanzim etmeleri halinde de kötü niyetli olan sanığın eylemi cezalandırılmalıdır.
Somut olayda; sanık sahte talep ve taahhüt formu imzalayıp kamu kurumundan peyderpey para aldığından olayda hile ve kasıt unsuru gerçekleşmiştir. Haksız yere kendisine menfaat sağlarken kamu kurumuna zarar vermek suretiyle dolandırıcılık suçunun diğer unsurlarını da oluşturmuştur.
İçerik olarak sahte zarar tutanağı düzenleyen veya düzenlenmesine yardım edenler hakkında soruşturma açılıp açılmamasına bakılmaksızın, sanığın kamu kurumunu dolandırmak suçundan cezalandırılması gerekeceğinden, beraat hükmünün bozulması yerine, onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne muhalifim.