YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9768
KARAR NO : 2014/3267
KARAR TARİHİ : 24.02.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/66495
MAHKEMESİ : Adana 2. Çocuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/09/2009
NUMARASI : 2008/437 (E) ve 2009/625 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Suça sürüklenen çocuğun, yaşı büyük olduğu için hakkında ayrı dava açılan G..M.. isimli kişi ile birlikte battaniye satmak bahanesi ile dolaşırken müştekilerin evinin önüne geldikleri, evrakı tefrik edilen Gülcan’ın şikayetçiye, üzerinde büyü olduğunu ve büyüyü bozabileceğini, bunun için evdeki altınlarını getirmesi gerektiğini söyleyerek şikayetçiye buna inandırdığı ve şikayetçinin eve giderek altınlarını getirdiği, suça sürüklenen çocuğun yanında bulunan Gülcan’ın altınları bohçasının içerisine koyduğu, sonra bohçayı şikayetçiye vererek evin içerisine kilitlemesini söylediği, şikayetçinin de bohçayı eve götürdüğü, geldikten sonra şikayetçiden evin anahtarını aldığı ve müştekileri, büyünün bozulması için taş toplamaya yolladıktan sonra odaya konulan bohça içindeki ziynet eşyasını alarak beraberce dışarıda kendilerini bekleyen otomobil ile olay yerinden ayrıldıkları, suça sürüklenen çocuğun, baştan beri yaşı büyük sanık Gülcan ile birlikte hareket ettiği, böylece suça sürüklenen çocuğun dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, eylemin, 5237 sayılı TCK’nın 158/1-a maddesinde düzenlenen “Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle” nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı yönünden suça sürüklenen çocuğun kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 24/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.