YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9714
KARAR NO : 2014/3322
KARAR TARİHİ : 24.02.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/70966
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 14. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 25/11/2009
NUMARASI : 2007/1512 (E) ve 2009/2250 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık (Değişen suç vasfı nedeniyle karşılıksız çek keşide etme)
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, satın almış olduğu kuru gıda karşılığında şikayetçi firmaya verdiği 9.625,00 TL değerindeki çekin altına imza sirkülerindeki imzadan farklı bir imza atarak veya bir başkasına imzalatarak şikayetçi firma yetkilisini kandırmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 28.12.2004 tarih ve 2004/173-228 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; yüklenen dolandırıcılık suçunun bankanın maddi varlıklarından olan çekin kullanılması suretiyle işlendiğinin iddia olunması karşısında; eylemin suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 158/1-f maddesinde öngörülen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdirinin üst dereceli ağır ceza mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış haklarının gözetilmesine, 24.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.