YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9701
KARAR NO : 2014/3582
KARAR TARİHİ : 26.02.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/69825
MAHKEMESİ : Malatya 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 15/10/2009
NUMARASI : 2009/187 (E) ve 2009/656 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Müştekilerden G.. K..’ün müştekiye 1.050.00 TL vererek B… A…M..Ş…e yatırmasını istediği, Müşteki M.. Y..’ın bu parayı yatırmak için bankada sıra beklediği sırada sanığın M..H..u yanına çağırarak cep telefonuyla o anda patronu olan diğer müşteki G.. K.. ile konuşuyormuş imajı vererek M.. Y..’a dönüp “patronumla görüştüm sen üzerindeki parayı bana ver, sana bir yer tarif edeceğim, oraya git oradan 680 TL alacaksın onu al bana getir bekliyorum” diye söylediği, müştekinin sanığın patronunun arkadaşı olduğuna ikna olduğu bu nedenle elindeki 1.050 TL parayı şüpheliye verip söylediği adrese gittiği, geri döndüğünde sanığı bankada bulamadığı anlaşılmakla dolandırıcılık suçunun işlendiğine dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Müştekilerin 06/05/2009 tarihli dilekçe ile zararın tamamının sanık tarafından kovuşturma aşamasında giderildiğinin belirtilmesi karşısında sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/2. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılmaması,
2- Sanık hakkında tekerrür nedeniyle TCK 58/7. madde gereğince mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağının belirtilmesiyle yetinilmesi gerekirken, infazı kısıtlar biçimde bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.