YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9689
KARAR NO : 2014/3444
KARAR TARİHİ : 25.02.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/64903
MAHKEMESİ : İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/07/2009
NUMARASI : 2008/116 (E) ve 2009/172 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık , resmi belgede sahtecilik
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Somut olayda; katılanın, sanığa verdiği borç para karşılığı sanıktan aldığı V… G..ş.. ait 16.10.2006 keşide tarihli 3200 TL bedelli keşidecisi K…E..Dağ. A.Ş. olan çeki bozdurmak için 17.10.2006 tarihinde H… V..ş…ne gittiğinde çekin çalıntı olduğu tespit edildiği, sanık tarafından bu çekin bilerek kullanılmak suretiyle resmi evrakta sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen olayda, sanığın ifadesine göre bu çekin sanık tarafından N.. Y.. isimli bir şahıstan alındığı, sanığın katılana yönelik borcuna karşılık bu çeki verdiği, N.. Y.. isimli şahsın adres araştırması yapılmış olup şahsa ulaşılamadığı gibi bu isimde bir kişinin tanınıp bilinmediği anlaşılmakla, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi için,
1-Sanığın, önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunması halinde zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmayacağı, somut olayda, sanığın, katılana çeki vermeden önce borçlandığı, borçların ödenmemesi nedeniyle katılana suça konu çeki verdiği, böylece, önceden doğan borç nedeniyle çek olması karşısında, dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın dolandırıcılık suçundan beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
2-Sanığın suça konu çeki ciro silsilesi ile N.. Y..’den aldığını, imzanın kendisine ait olmadığını savunması karşısında; her ne kadar suça konu ve sahte olarak düzenlendiği iddia olunan çekin mahkemece gözlemlenip aldatma yeteneğini taşıyıp taşımadığı 24.06.2008 tarihinde duruşma tutanağına yansıtılmış olsa da, 18.02.2008 tarihli bilirkişi raporunda çek üzerindeki imza ve yazıların inceleneceğinden bahsedilmiş olmasına rağmen yalnızca çekteki keşideci imzası yönünden yapılan incelemede sanığın eli ürünü olmadığı belirtilip yazılara ilişkin inceleme yapılmadan rapor düzenlenmesi nedeniyle, gerçeğin kuşkuya mahal vermeksizin tespiti açısından, suça konu çekteki keşideci olarak gözüken K.. Elekt. Dağ. A.Ş. Gebze İşlt. M.D. yetkilisinin tespit edilip usulüne uygun dinlenmesi, çekteki imza ve yazıların kime ait olduğunun sorulması, çekteki ilk ciranta olan N.. Y..’i tanıyıp tanımadığının ve onunla ticari ilişkisi bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, çek kaybolmuş ise bu yönde bir başvuruda bulunup bulunmadığının belirlenmesi, çekin çalıntı olduğu belirlendiği taktirde çek üzerindeki yazıların sanığın eli ürünü olup olmadığı konusun da,
Sanığın tatbike medar yazı ve rakam örnekleri ile huzurda alınan örneklerle birlikte uzman bilirkişiden rapor aldırılması ile sonuca göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.