YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9685
KARAR NO : 2014/3717
KARAR TARİHİ : 27.02.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/64157
MAHKEMESİ : Erciş Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 14/09/2009
NUMARASI : 2008/234 (E) ve 2009/205 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sigorta edenin dolandırılması, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Suçun oluşması için, sigorta bedelini almak üzere, zararın gerçekleştiğini ileri sürerek bu bedeli sahte işlem ve belgelerle almaları yada almaya kalkışmaları gerekir. Olayla ilgili belgeler sigorta kurumuna sunulmadıkça suçun icra hareketleri başlamaz. Failin sigortalı malını, sigorta bedelini almak için tahrip etmesi, yakması, bozması, yok etmesi kandırmaya yönelik ağır yalandır ve hiledir.Bu şekilde sigorta bedelinin alınması halinde dolandırıcılık suçu oluşur. Failin sigorta edilen veya sigorta bedelini alacak kişi olması gerekmez. Sigortanın türü de önemli değildir. Mal veya yaşam sigortası mali sorumluluk sigortası vb. olabilir. Yanıltıcı uygulamaların sadece araç sigortalarında değil, bedeni hasarlar da dâhil olmak üzere her tür sigorta alanında yapıldığı, sigorta şirketinin sözleşme şartları çerçevesinde ödememesi gereken bir hasarı ödetmek amacıyla sigorta şirketine bilerek yanlış bilgi verilmesi veya önemli bir hususun gizlenmesi ya da sigorta sebep olunması veya hasarın miktarının olduğundan fazla gösterilmesi suretiyle yarar sağlanması şeklinde ortaya çıktığı gözlemlenmektedir.
Sanık Casim adına tescilli …plakalı ticari minibüsün 05/12/2007 tarihinde sanık Hikmet’in sürücülüğünde gerçekte o yer ve zamanda tek taraflı trafik kazası yapmadığı halde, sigorta bedelini almak amacıyla kaza vukubulmuş gibi ortam hazırlayıp görevlilere ihbarda bulunan ve birlikte hareket eden sanıkların katılan sigorta şirketine başvurmaları ve fakat “hasardan sonra prim ödenmiş olması nedeniyle rededilmesi” eylemlerinin “nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs” suçunu oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak; 05/12/2007 ve 29/11/2007 tarihli kaza tespit tutanaklarında yazılı poliçe numarası ile (……) olayda kullanılan police numarası (….) varlık sebeplerinin ortaya konulması, ……. no’lu poliçe ilgi tutularak katılan şirkete tazmin başvurusu yapılıp yapılmadığının araştırılması, ……..no’lu poliçenin ve var ise 29/11/2007 tarihli kazaya ilişkin fotografların temini, sanıkların 15/01/2009 havale tarihli dilekçelerinde adı geçen acenta İbrahim Aras’ın ve sanık Casim’in 26/01/2009 tarihli savunmasında adı geçen Salih adlı ustanın kimliğinin belirlenip iddia ve savunmalar doğrultusunda tanık sıfatıyla dinlenmeleri, sanıkların 05/12/2007 tarihli tutanağı düzenleyen polislerle aralarında vukubulan tartışma nedeniyle aleyhlerine tutanak düzenlendiği iddiaları nedeniyle idareye bir şikayetlerinin bulunmadığının var ise idari bir soruşturma yürütülüp yürütülmediğinin öğrenilmesi, hükme esas alınan raporların Erçiş Emniyet Müdürlüğü görevlilerince düzenlendiği nazara alınarak tarafsız bilirkişiden yeni bir rapor alınması, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturmayla yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.