YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9647
KARAR NO : 2014/3479
KARAR TARİHİ : 25.02.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/52986
MAHKEMESİ : Mersin 6. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/05/2009
NUMARASI : 2008/720 (E) ve 2009/454 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın yolda yürümekte olan mağdurun yanına yaklaşarak “teyze ileride yardım dağıtıyorlar, haydi birlikte almaya gidelim “dediği, birlikte Toros Devlet Hastanesi Doğum Servisi önüne kadar yürüdükleri, burada bulunan ağaçların yanına geldiklerinde sanığın yere eğilerek mendile sarılı şekilde bir desteyi mağdura göstererek “para buldum” diyerek mendili cebine koyduğu, bu esnada üçüncü bir şahsın yanlarına gelerek “Benim çocuğum mendile sarılı şekilde içinde para, dolar ve hanımının yüzükleri olan mendili kaybettiğini” söylediği,sanığın mağdura parmağındaki yüzükleri göstererek çıkar baksın dediği, daha sonra mağdurun parmaklarında bulunan 3 adet yüzüğü çıkararak diğer şahsa gösterdiği, diğer şahıs olay yerinden ayrıldıktan sonra, sanığın mağdura yüzüklerini ve mendile sarılı şekilde bulduğunu söylediği paralarla birlilkte elinde bulunan çantasını alarak içine koyduğu, mağdurun sanıktan ayrıldıktan sonra çantasını kontrol ettiğinde mendile sarılı olan destenin kağıt parçaları olduğunu, sanığın yüzükleri içine koyduğunu söylediği kağıdın içerisinde de taş parçalarının olduğunu görmesi şeklinde gerçekleştiği iddia olunan olayda, mağdurun soruşturma aşamasında kendisine gösterilen sabıkalı fotoğrafları içerisinden ve duruşmada sanığın yeni çekilen fotoğraflarından sanığı teşhis ettiği, sanığın ise olayla ilgisinin bulunmadığını savunduğu, mağdurun hükümden sora verdiği 14.082009 tarihli dilekçesinde yaşlı olduğunu, sanığın hükümden sonra yanına gelerek neden kendisinin suçladığını sorduğunu, sanığın suçu işleyen kişi olmadığını beyan etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından mağdurun yeniden mahkemeye çağrılarak hükümden sonra verdiği dilekçesinin açıklattırılması, katılan ile sanığın mahkemede yüzleştirilerek katılandan para alan şahsın sanık olduğunun kesin olarak belirlenmesi, bu mümkün olmadığı taktirde sanığın teşhise elverişli yeni çekilmiş fotoğraflarının temin edilerek katılanın kesin teşhisinin sağlanmasından sonra, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve sanık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.