Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/9488 E. 2014/3200 K. 20.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9488
KARAR NO : 2014/3200
KARAR TARİHİ : 20.02.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/237672
MAHKEMESİ : İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 02/05/2011
NUMARASI : 2010/699 (E) ve 2011/229 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Katılanı 0 5……numaralı hattan arayan bir şahsın kendisini askerlik arkadaşı olan K..A..olarak tanıtıp, teyzesinin B… İlçesi O…K..’nde gömü bulduğunu, altınları ellerinden çıkartmalarına yardımcı olup olamayacağını sorduğu, katılanın ilk başta kendisine numune gönderilmesini istemesine rağmen, telefondaki şahsın yanlarına gelmesinin gerektiğini söylemesi üzerine İzmir’e giden katılanın aynı numaradan kimliği tespit edilemeyen bu şahsı aradığında kendisinin işi olduğunu, kardeşi Mehmet’i aramasını söyleyip bir telefon numarası verdiği, katılanın 05…. 15 numaralı hattı arayıp kendisini Mehmet olarak tanıtan ancak Turkcell’in gönderdiği abone sözleşmesi ve ekindeki nüfus cüzdanı suretine göre gerçek ismi H.. Ç.. olan sanık ile konuştuğu, otogarda buluşup ara bir sokağa girince yanlarına kimliği tespit edilmeyen başka bir şahsın elindeki deri çanta ile geldiği, sanığın çantadan birkaç tane numune altın çıkartarak katılana verdiği, altınların gerçek olduğunu anlayan katılandan yüklü miktarda para istediği, katılanın da beraber Trabzon’a gitmeyi, orada altınları bozdurup paraları almayı teklif etmesi üzerine, sanığın bu kez de teminat istediği, katılanın 2000,00 TL verebileceğini söylemesi üzerine parayı alan sanığın çantayı katılana teslim edip, teyzesinden yol parası isteyeceğini söyleyerek ortadan kaybolduğu, çantayı açan katılanın içerisindeki altınların sahte olduğunu anladığı somut olayda; katılanın istinabe ile alınan ifadesinde sanığın vesikalık fotoğraflarına bakarak kesinlikle teşhis ettiğini söylemesine rağmen, temyiz aşamasında sunduğu 29.06.2011 havale tarihli dilekçesinde sanık ile yüzleşmek için buluştuğunda kendisini dolandıran şahsın mahkûm olan sanık H.. Ç.. olmadığını bildirmesi karşısında maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde, mümkün ise katılan ile sanığın duruşmada yüzleştirilmesi, bu mümkün değil ise sanığın teşhise elverişli çok yönlü fotoğrafları çektirilerek, birden çok fotoğraf içerisinde katılana gösterilip ayrıntılı teşhis işleminin yaptırılması, sanığa ait olduğu tespit edilen fakat savunmasında kendisinin kullanmadığını söylediği 0 5… numaralı hatta ilişkin suç tarihini de kapsayacak şekilde görüşme kayıtlarının getirtilerek bu hattın fiilen sanık tarafından kullanılıp kullanılmadığının tespit edilmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.