Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/9331 E. 2014/3036 K. 19.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9331
KARAR NO : 2014/3036
KARAR TARİHİ : 19.02.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/52123
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/12/2009
NUMARASI : 2009/113 (E) ve 2009/1218 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Katılanın, Akyurt ilçesinde müteahhitlik yaptığı, İnşaat için ihtiyacı olan tuğlaları almak üzere önceden tanıdığı M.. Ş..’e ait olduğunu bildiği S.. Beldesi 1. Cadde 516 parseldeki tuğla fabrikasına gittiği, sanıkla anlaşarak tuğla siparişi yaptığı, 03/04/2008 tarihli satış sözleşmesini sanığın M..D.. adını kullanarak imzaladığı, katılanın bedelini ödemesi karşısında tuğlaların katılana teslim edilmediği olayda;
Sanık M.. K.. savunmasında Tuğla fabrikasında kendisininde damadı M..D..ile beraber yetkili olduğunu beyan ettiğinden, katılan ile sözleşme yapıldığı tarihte, sanığın belirttiği şekilde şirkette yetkili olup olmadığı araştırılıp sanığın damadı M..D..ın sözleşme imzalanması sırasında bu alışverişten haberinin olup olmadığı hususunda da bilgi ve görgüsüne başvurulduktan sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme sonucu karar verilmesi,
Kabule göre de;
1- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde “365 gün” uygulanması,
2- 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 5. fıkrası hükmünün koşulların varlığı halinde, cezanın bireyselleştirmesinden sonra, sanık hakkında uygulanıp uygulanmıyacağının değerlendirilmesinde zorunluluk olduğu halde, engel teşkil etmeyen sabıkası bulunan sanık hakkında “şartları oluşmadığından CMK’nın 231/5. maddesinin uygulanamayacağı” şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle, buna uyulmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.